OkulsuzToplum, gerçekçi, analitik bir kitaptı. Özellikle, yazarın eğitime ve dolayısıyla da buna bağlı olan birçok olguya ontolojik çok boyutlu bir bakışla yaklaşması kitaba ilgimi artırdı. Yazar, özellikle ABD ve Güney Amerika ülkelerinde eğitim politikalarını kıyaslayarak eğitim konusunda çarpıcı
19 Okul ve çevre güvenliği 20. İş sağlığı ve iş güvenliği konuları sanatları çalışması, müzik dinletisi, enstrüman çalma etkinlikliği, maket yapımı, kağıt katlama
Okulve Çevre Güvenliği Araştırması (Seminer Çalışması) 2013-2014 mesleki çalışma konuları. 2013-2014 seminer çalışmaları. Okul çevre güvenliği araştırması. Kentsel alanlarda yaşam koşullarının getirdiği bir telaşla aileler, çocuklarının gelişimi ve eğitimi için onlara yeterli zamanı ayıramamaktadırlar. Dolayısıyla, bu gelişim büyük ölçüde.
Dezavantajlı Çocukların Eğitim Hakları Seminer Çalışması 2. Dönem Selçuk KARPUZ: 17.06.2014: 1308: 6: İndir: 12-Okul Ve Çevre Güvenliği Seminer Çalışması -2-2. Dönem Selçuk KARPUZ: 17.06.2014: 1300: 3: İndir: 13-SOSYAL ? KÜLTÜREL ve SANATSAL ETKİNLİKLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ Seminer Çalışması 2. Dönem Selçuk
Arama. Dosyalar. Kayıt Ol. Web de Öğren Yeni. İndirilme. Mesleki Çalışmalar - Seminer Çalışmaları. Mesleki Çalışma Öğretmen Raporları. [405] Okul Ve Çevre Güvenliği Seminer Çalışması.
PsQE8f. YEŞİLBAĞ ADNAN ÖTÜGEN ORTAOKULU 2017 – 2018 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SENE SONU SEMİNER ÇALIŞMASI HAZIRLAYANLAR REHBERLİK KOMİSYONU ÖĞRENCİLERDE MATEMATİK KORKUSU a Öğrencilerin Matematik Korkusu Hayatın her kademesinde matematik bu kadar öneme sahipken, maalesef pek çok insan matematik denince şöyle bir çekinir ve ne kadar zor bir bilim dalı olduğundan bahseder. Matematik korkusu, iyi eğitilmiş bireylerin gelişmesinde önemli bir olgu olarak ortaya çıkar. Bu korku, insanların matematik yeteneklerinin ortaya çıkışını ve gelişmesini engelleyen önemli bir faktördür. Bugün bir çok öğrenci bu korku yüzünden sıkıntı çekmektedir. Okul öncesi eğitimden itibaren üzerinde durulması gereken bir konudur. b Matematik Korkusunun Kaynakları ABD´de yapılan bir araştırma bir çok öğrencinin aslında matematiği sevdiğini, matematiğin önemli kavradığını, başarmak istediğini, ve öğrencilerin % 25-45 arasında bir oranında matematiğin en sevilen dersler arasında olduğunu göstermiştir. Matematik korkusu ile diğer bilinen fobiler arasındaki fark, korkulan şeyin kendi fiziksel durumundan ziyade kişisel kavramlarına karşı duyulan bir korku olmasıdır. Matematiğin korkulması gereken bir şey olduğu fikri okulun ilk yıllarında başlar. Öğretmenler ve diğer insanlar, öğrencilere ileriki hayatlarında matematik yeteneğin önemini vurgularken aynı zamanda da zor olduğunu ve korkulması, çekinilmesi gereken bir ders olduğunu söylerler. Sebeplerden biri de öğretmen ile öğrenci arasındaki kopukluktur. Öğrenci, anlatılan konuyu anlayamamakta, öğretmen öğrencinin anlayabileceği şekilde konuyu anlatamamaktadır. Problem çözmede öğrenciler somuttan soyuta geçişte zorlukla karşılaşırlar. Öğretmenin burada devreye girmesi gerekir. Bir başka sebep ise toplumda matematiğin sadece çok zekilerin başarabileceği bir şey olarak lanse edilmesidir. Zaman baskısı altında öğrencilerin problem çözmeye, matematiksel sonuç çıkarmaya zorlanması başarısızlık için birebirdir. Bu sebeplerin sonucunda öğrenci kendini başarısız görmekte veya bu konuda yeteneğinin olmadığına inanmaya başlamaktadır. MATEMATİK KORKUSUNU AŞMA Matematik korkusu, kolay çözümleri bulunamayan ciddî bir problemdir. Öğrenciye okula başlamasının ilk yıllarında matematik sevgisinin kazandırılması, ileriki dönemlerde olumlu sonuçlar ortaya çıkaracağından, ilköğretimin ilk yıllardaki matematik eğitiminin önemi ağırlık kazanmaktadır. Bu konuda birinci derecede sorumluluk ve görev yine eğitim planlayıcılarına ve eğitimcilere düşmektedir. Bu korkunun üstesinden gelinebilmesi için bireye ve eğitiminde rol oynayan kişilere düşen görevler kısaca aşağıdaki gibi sıralanabilir Konuyu karmaşık hâle getirmeden öğrenciye sunmalı. Öğretmen konuyu işlerken çok rahat olmalı. Konuya hakim olmalı. Öğretmen, öğrenciler arasında aşırı rekabete mani olmalı. Öğrencilere küçük gruplar halinde çalışmaları için olanaklar sağlamalı ki problem çözme tekniklerini kendi aralarında tartışsınlar ve sonuç çıkarabilsinler. Eğitimci yavaş öğrenenlere daha fazla şans tanınmalı. Rekabetçi sınıflarda başarısızlık, ya yetenek eksikliği ya da başarı için gerekli gayret sarf edilmediğinden ortaya çıkar. Öğrencinin hızını ölçen testlerden kaçınılmalı. Zaman telaşı öğrencide tedirginlik yapmaktadır. Öğrencinin gayreti ödüllendirilmeli. Öğretmen, sadece cevabın sonucuna değil, çözümün nasıl yapıldığına da bakmalı. Cevaptaki bütün işlemler değerlendirilmeli. Öğrenci asla azarlanmamalı. Matematik korkusu olan öğrencilerin aklından geçen en önemli şey de sınıf karşısında öğretmen tarafından hakarete uğramaktır. Öğrenciyi rencide eden bu hareket üç türlü karşımıza çıkar; ya duyarsız olan bir öğretmen tarafından sözlü hakarete uğrama veya sınıftan bir arkadaşının probleme karışması, yorum getirmesi ya da tahtada problem ile saatlerce uzun süre baş başa kalması şeklinde olur. Değerlendirmeyi, öğrencinin yıl içindeki durumu ile yapmak gerekir. Öğretmen dersi monoton bir şekilde anlatmamalı. Öğretmenin belli aralıklarda espriye yer vererek öğrencinin sıkılmasına zemin hazırlamamalı. Matematik bir ceza unsuru olarak asla kullanmamalı. "50 tane alıştırma yap" ve "Sizin hepinize sınavda zor sorular sorayım da görün gününüzü" tipinden cezalar ve tehditler yapılmamalı. Öğrenciye, matematiği nasıl anlaması ve çalışması gerektiği öğretilmeli. Matematiğin bir roman gibi okumakla öğrenilemeyeceği, öğrencinin yazarak ve düşünerek çalışması tavsiye edilmeli. Konu üzerinde kendince bir yorum getirmesi önerilmeli. Öğretmen, konuyu anlatırken günlük olaylarla bağlantı kurmalı; matematiğin kullanılabileceği alanları öğrencilerle tartışmalı. Öğrencinin zorlanacağı noktaları açıklıkla ifade etmeli. Öğrencinin kafasında soru kalmamasına özen göstermeli. DÜŞÜNCELER ve ÖNERİLER Her şeyden önce ilköğretimden itibaren çocuklarda soyut düşünme yeteneği kazandırılmalıdır. Öğretmenler öğrencilere gerçek anlamda matematiği sevdirmek için çaba sarf etmeli ve bunun için öğrencinin matematiği kavramasına yardımcı olmalıdır. Verilen bilgilerin günlük hayattaki kullanım alanları konusunda öğrencilere daha çok somut bilgiler aktarılmalıdır. Öğrenciye ezbercilikten uzak bir eğitim verilmeli ve anlatılan konuyu ileri de nasıl ve ne şekilde kullanacağı açıklanmalıdır. Öğrencilere verilen ev ödevleri, öğrencinin ezbercilikten uzak ve araştırma yapmasına yardımcı olacak şekilde verilmeli, derslerde verilen örneklere bakarak ezbere çözebileceği türden ödev vermekten kaçınılmalıdır. Matematik öğreniminde zorluk yaşayan öğrencileri dışlamak yerine öğrenciye ek bir ilgi gösterilmelidir. Dersler sadece sınıftaki birkaç öğrencinin katılımıyla işlenmemeli, tüm öğrencilerin katılımı sağlanmalı bunun için öğrencilere yardımda bulunulmalıdır. Öğretmenler, kendi davranışları ve derse yaklaşımları ile ilgili öğrencilere en az yılda bir defa anket düzenlemeli ve elde edilen bilgiler doğrultusunda davranışlarını geliştirmelidir. Öğrencilere matematik dilini kullanma, düşüncelerini bu matematiksel konuşma ile anlatma becerisi kazandırılmalıdır. Öğrencilerde var olan matematik korkusu ve matematik dersine karşı olan olumsuz düşünce anlayışı yok edilmeli, bu konuyla ilgili çalışmalar yapılmalıdır. Öğretmen öğrencilere eşit davranmalı, anlamıyor diye öğrenciyle ilgilenmemek söz konusu olmamalıdır. Öğretmen matematik dersinde anlatımlarda dersi monotonluktan kurtarmalı, bunun için yeri geldiğinde esprilerle öğrencilerin dikkatini tazelemeli ve onların rahatlaması sağlanmalı, böylelikle de öğrencilerin anlamadıkları konuda rahatça soru sorabileceği bir ortam hazırlanmalı, bunları yaparken de öğretmen öğrenci diyalogunu dengede tutmalıdır. Öğretmen öğrencilerine alanında iyi olduğunu derse hazırlanışıyla hissettirmeli ve böylelikle öğrencilerin güvenini kazanmalıdır. TÜRKÇE EĞİTİMİ TÜRKÇE EĞİTİMİ ÜZERİNE ÖNERİLER Türkçe dersinin bir bilgi dersi değil, beceri ve alışkanlık dersi, anlatım dersi olduğu gözden uzak tutulmamalı, bütün etkinlikler okuma, dinleme, anlama, anlatma, yazma becerilerinin ve alışkanlıklarının geliştirilmesine yönlendirilmelidir. Bunun için “Türkçe öğretimi” yerine “Türkçe eğitimi” kavramını kullanıyoruz. Dilin kullanımında olumlu bir davranış değişikliği ve dönüşüm amaçlanıyor. Çünkü dil eğitiminde ezber bilginin hiçbir değeri yoktur. Metin incelemede, “Metin Basamakları”nın tümünü kullanmak gereksizdir. O günkü konuya uygun yanının incelenmesi yeterlidir. Böylece ders saatlerinin azlığı şikâyeti de ortadan kalkar. Dil bilgisi ve kompozisyon için ayrı ders saati ayırma alışkanlıklarından kurtulmalıyız. Dil bilgisi konuları metin işlenirken sarmal bir şekilde verilmeli, kompozisyon anlatım konuları da metinden hareketle tartışılıp, yazdırılmalıdır. Yazılı anlatım çalışmalarının değerlendirilmesinde, çalışmanın hangi yönüne şekil, dil ve anlatım, yazım ve noktalama, buluş-yaratıcılık vb. ne kadar puan verileceği konularında, ülke düzeyinde bir ortaklık yoktur. Bu yüzden çok öznel değerlendirmelerle, aynı yazıya farklı puanlar verildiği görülmektedir. Müfredat programının değerlendirme bölümünde puanlamanın ayrıntıları olmalıdır. Okuma ve dinleme, konuşma becerisinin gelişmesi, çocuğun yaşamının her evresindeki çalışmalarla olasıdır. Bunun için “her öğretmenin, bir Türkçe öğretmeni olma” ilkesi yaşama geçirilmeli, dille ilgili temel beceriler okullarda yalnız Türkçe öğretmenlerine bırakılmamalıdır. Bu durum okul kurullarında dile getirilmelidir. Her öğretmen odasında bir “Türkçe Öğretmenleri Kitaplığı”na gereksinim var. Ortaklaşa oluşturulan bu kitaplık derslere daha çok örnekle ve kaynakla girmemizi sağlayacaktır. Diğer öğretmen arkadaşların da yararlanmasına açık olmalıdır bu kitaplık. Türkçe dersinde kazanılan beceriler, eğitsel kol etkinliklerine, yarışmalara, tören ve bayramlara, sergilere, müsamerelere kaynaklık etmelidir. Üretilenler okul yaşamının değişik alanlarında kullanılmalıdır. Öğrencilere kitap ve edebiyat sevgisi, şiirden yola çıkarak aşılanabilir. Bu amaçla, müfredat programının anlatım bölümüne, 6., 7., 8. sınıflar için “seçme şiirler defteri tutma zevk ve alışkanlığı kazanmak” konu olarak konulmasına karşın, bu durum uygulamada görülmemektedir. Her Türkçe öğretmeni müfredat programı gereği, öğrencilerine seçme şiirler defteri tutturmalıdır. Yazı çalışmalarımıza, müfredat programındaki konuların tümünü uygulayarak, gereken önemi vermeliyiz. Öğrencilerimizi daha iyi tanıyıp, eksikliklerini belirlemek amacıyla, okuma, anlatım, “belirtke tabloları” düzenleyebiliriz. Böylece gelişim aşamaları ortaya çıkar. Öğrencileri, birbirlerinin kitaplıklarından yararlanmaya, evde kitaplık kurmaya, sınıf kitaplığını zenginleştirmek için katkıda bulunmaya özendirmeliyiz. Çok okuyan öğrencilerimizin okuma, yazma ve konuşma yönünden hızla gelişmesi buna bağlıdır. Kitap okumayı ödüllendirmeyi de bilmeliyiz. Öğrencilerimizden düzeylerini dikkate alarak, bireysel farklılıklara özen göstererek, kendi beceri ve yetenekleri oranında gelişmelerine yardımcı olmalıyız. Ders kitaplarındaki sıradan, düzeysiz metinleri yıllık plânlara almamalıyız. Seçkin, düzeyli, okurken zevk veren şair ve yazarlarımızın yapıtlarına yer vermeliyiz. Türkçe yazma oranı yüksek, özgün anlatımlı olanları seçmeliyiz. Ders kitabı bağımlılığını kenara itmeliyiz. Ders kitaplarındaki sorular, açıklamalar bizim temel noktamız olamaz. Kendimize ait sorularımız, anlatımlarımız, örneklerimiz olmalıdır. Sınıfta “demokratik eğitim” ilkesi en çok Türkçe dersinde hayata geçirilebilir. Konuşma, katılma, eleştirme, araştırma, öz güvenle anlatma, hoşgörülü olma, eleştirel dinleme alışkanlığı ancak, özgür fakat plânlı yönlendirilen bir Türkçe dersinde sağlanabilir. Türkçe dersi zümre toplantılarının gündemi, ders dışı etkinlikleri de kapsayacak şekilde geniş tutulmalıdır. Zümre toplantılarının, il ve ilçe düzeyinde yapılması, Türkçe ve Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenlerinin deneyimlerini paylaşmaları açısından önemlidir. Öğrencilere not alma, not tutma, özetleme, kitap tanıtma gibi temel araştırma ve bilgi edinme konularında özellikle “Güzel Konuşma ve Yazma” derslerinde uygulamalı eğitim yapılmalıdır. Kaynak araştırma, kaynak kullanma, yazılı metinler sonuna kaynak listeleme alışkanlığı, küçük sınıflardan başlayarak verilmelidir. Kaynak yazıları aynen kopya etme, kalıplaşmış cümleler kullanma alışkanlıkları kırılmalı, öğrenciler özgün yazmaya ve konuşmaya özendirilmelidir. Türkçe dersinde işlenen konular, Güzel Konuşma-Yazma programından çıkarılmalıdır. Çünkü tekrar aynı konuları işleme, öğretmen ve öğrenciye sıkıcı gelmektedir. Yukarıda önerilen konularda eksiklerimiz olduğu bir gerçektir. Bu eksikleri gidererek, Türkçemizin gereği gibi okunup, yazılmasını, kavranmasını, konuşulmasını sağlayabiliriz. EĞİTİMDE KARŞILAŞILAN SORUNLAR VE ÇÖZÜM YOLLARI İlköğretim okullarında öğretmenlerin karşılaştıkları istenmeyen öğrenci davranışları, bir anlamda önemli bir disiplin sorunudur ve eğitim öğretim etkinliğinin yürütülmesinde büyük bir problem oluşturur. Okulda ve sınıfta, eğitsel çabalara engel olan davranışların tümü istenmeyen davranış olarak nitelendirilir. Dersin akışını bozan, hedef davranışlara ulaşmayı zorlaştıran veya engelleyen her davranış, istenmeyen davranıştır. Sınıfta istenmeyen öğrenci davranışları sadece eğitim öğretimi engellemez, bununla birlikte bazı fiziksel ve psikolojik huzursuzlukları da beraberinde getirir. İstenmeyen davranışlardan bazıları, en büyük etkisini davranışı yapan üzerinde gösterir ama bir kısmı bunun ötesinde öğretmeni, sınıfın tümünü ve dersi olumsuz etkiler. İstenmeyen öğrenci davranışları, öğrencilerin yaşları, cinsiyetleri, sosyo-ekonomik düzeyleri, psikolojik özellikleri gibi pek çok etkenlere bağlı olarak farklı biçimlerde ortaya çıkmaktadır. Davranışlar, zamana, mekana ve koşullara göre istendik ya da istenmedik özelliği kazanırlar. Yine aynı şekilde istenmeyen davranışların sıklığı da yaştan yaşa, öğretmenden öğretmene, dersten derse farklılık gösterebilmektedir. Derse devam etmeme ya da derslere geç gelme, derse hazırlıksız gelme, sınıfta uygun olmayan yer ve zamanda konuşma, arkadaşlarına, kendisine veya eşyalarına zarar verme, derste uzun süre hayal kurma ya da ders dışı bir etkinlikle uğraşma gibi davranışlar, sınıfta sıkça gözlenen istenmeyen öğrenci davranışları olarak özetlenebilir. Ayrıca bu davranışların dışında temizlik ve görgü kurallarına uymama, sınavda kopya çekme, alkol, sigara ve uyuşturucu kullanma, öğretmenine ve arkadaşlarına kaba davranma, küfürlü konuşma, arkadaşlarını rahatsız etme, söz almadan konuşma gibi davranışlar da derslerde karşılaşılabilen istenmedik davranışlardandır. İstenmeyen davranışların ortaya çıkması, hem kaçınılmaz nitelikte doğal bir olaydır hem de uygun eğitim yaşantılarını kazandırmak için iyi bir fırsattır. İSTENMEYEN DAVRANIŞLARIN SINIFLANDIRILMASI Sorun Olmayan Davranışlar Kısa dikkatsizlikler, bazı öğrencilerin konuşması, ödev üzerinde çalışırken kısa ara vermeler gibi ortak davranış örneklerinden oluşur. Küçük Sorunlar Sınıf işlemleri ve kurallarına karşı olan davranışları içerir. Örneğin öğrencinin oturduğu yerden izin almadan kalkması gibi küçük, fakat rahatsızlık verici davranışlardır. Önemli Sorunlar Bu davranışlar eğitim etkinliğini bozan ve öğrenmeyi engelleyen davranışlardır. Bu gruptaki davranışlar çok ciddidir; ancak okul kuralları veya sınıf baskısı ile izole edilirler. Örneğin diğer öğrencilere şiddet uygulama veya kavga eylemi gibi. İSTENMEYEN DAVRANMIŞLARIN ETKENLERİ Herhangi bir okulda veya derslikte bir disiplin problemi çıkmışsa, bunun mutlaka bir nedeni vardır. Sınıf ortamında meydana gelen istenmeyen davranışların kaynakları öğretmenin, öğrencinin, sınıfın fiziksel yapısının, sınıfın içinde bulunduğu okulun, çevrenin uzak ve yakın sahip olduğu özelliklere göre değişiklik göstermektedir. Sınıftaki istenmeyen öğrenci davranışlarının önüne geçilebilmesi bu davranışların ortaya çıkmasında etkili olan nedenlerin bilinmesine bağlıdır. Sınıf Dışı Etkenler Sınıf içindeki istenmeyen davranışların büyük bölümü sınıfın dışında yaşanan olaylardan kaynaklanmaktadır. Öğrencinin içinde yaşadığı çevre, aile ortamı ve okul, davranışlarının temel kaynağını oluşturur. Bu çevrede yaşayan insanların eğitim düzeyleri, öğrencilerin davranışları üzerinde önemli ölçüde etkilidir, dolayısıyla öğrencilerin davranışlarına yansıyarak sınıf içine taşınır. Eğer öğretmen, yalnızca sınıf içi davranış değişkenleri ile uğraşıp, sınıf dışı etkenleri göz ardı ederse başarıya ulaşması hem zor olur hem de kalıcı olamaz. Sınıf dışı etkenler; okul, çevre ve aile olmak üzere üç başlık altında incelenebilir. Okul Okulun fiziksel özellikleri, durumu, öğrenci sayısı, kuralları, yönetim yapısı gibi bir çok değişken sınıf içine yansıyarak öğrencilerin tutum ve davranışlarını etkiler. Eğitim- öğretim için gerekli olan materyal, araç, gereç ve kaynakların yokluğu ya da yetersizliği öğrenciyi istenmeyen davranışa sevk eden diğer bir nedendir. Gottfredson ve diğerlerine göre okulun olumsuz davranışa yönelten bir yanı da kurallar ve olumsuz davranışlar konusunda yöneticilerin, öğretmenlerin farklı görüş ve uygulayışta olmalarıdır. Çevre Öğrencileri problem davranışlara sevk eden en önemli faktörlerden birisi okulun sosyal çevresidir. Okulun bulunduğu fiziksel, kültürel ve sosyal çevre öğrenci davranışları üzerinde büyük ölçüde belirleyici etkilere sahiptir. Öğretmenin, çevrede karşılaşılan bazı olumsuz davranışların sınıf ortamına girmesini önleyebilmesi için çevreyi tanıması, ekonomik, sosyal, kültürel geçmişini ve kaynaklarını çok iyi bilmesi gerekir. Öğrencilerin içerisinde yaşadıkları çevre, davranışlar üzerinde büyük etkiye sahiptir. Bazen çevreyi değiştirmeden davranışları değiştiremezsiniz. Aile Aile öğrenci davranışının şekillenmeye başladığı, örnek alındığı, bazı temel davranışların kazanıldığı yerdir. Öğrenciler zamanlarının önemli kısmını ve ilk sosyalleşmelerini aile içinde tamamladıkları için, istenmeyen davranışların kaynaklarının ilk çekirdekleri de aile içinde atılmaktadır. Ailedeki birey sayısı, ailenin gelir ve eğitim durumu öğrenci davranışlarını etkileyen faktörlerden bazılarıdır. Sınıf ortamında gözlenen istenmeyen öğrenci davranışlarının aileden kaynaklanan diğer bir nedeni ise anne-baba tutumlarıdır. Aileyle ilgili olarak öğretmenin aileyi tanıması ve aile ile ilişki kurması ortaya çıkabilecek bazı olumsuz davranışların önlenmesinde etkili olabilir. Sınıf İçi Etkenler İstenmeyen davranışların ortaya çıkmasında sınıf dışı etkenler kadar sınıf içi etkenler de önemlidir. Öğrenciyi istenmeyen davranışlara yönelten sınıf içi etkenler; öğretmen, öğrenci ve fiziksel ortam olmak üzere gruplandırılabilir. Öğretmenden Kaynaklanan Nedenler Öğretmen nitelikleri sınıf yönetiminin kalitesi ve başarısı üzerinde önemli ölçüde etkilidir. Etkili bir sınıf yönetiminde öğretmenin her şeyden önce yapması gereken ilk iş öğrencileri tanımak olmalıdır. Öğretmen hangi davranışın nerede ve nasıl yapılması gerektiğini, buna karşılık hangi davranışın nerede ve nasıl yapılmaması gerektiğini öğrencilere anlatmalıdır. İstenmeyen davranışların oluşmasında öğretmenlerin yetersizlikleri büyük rol oynamaktadır. Derste öğretmenin sürekli aktif, öğrencinin pasif olması, öğrencilerin dikkatini dağıtır. Öğretmenin öğrenci ile alay etmesi, öğrencilere kaba davranması, öğrenciler arasında ayırım yapması, öğrencilerle gerekli iletişimi kuramaması, öğretmenin toplumsal beceri eksikliğinden kaynaklanan istenmeyen davranışların ortaya çıkmasını sağlar. Ayrıca öğretmenin kişisel özellikleri, özgüven, tükenmişlik, başarısızlık korkusu vb durumlar, çocuklardan hoşlanmama ve özel sorunları evlilik vb. sınıf içi disiplin sorunlarının kaynağını oluşturabilir. Öğrenciden Kaynaklanan Nedenler Duygusal problemler yaşayan bazı öğrenciler, okul hayatının gerektirdiği sorumlulukları yerine getiremeyince, sınıfa ve okula uyum sağlamakta zorlanırlar. Bazı öğrenciler öğrenim yaşantılarında karşılaştıkları başarısızlıklar nedeniyle sınıfta dersi takip etmeyerek sürekli sınıfın havasını bozmaya çalışırlar. Öğrencinin, öğretmeni ve arkadaşlarıyla etkileşim düzeyinin düşük olması, sosyal becerilerde yetersiz olması, arkadaşının olmaması, okulu sevmemesi, sosyal doyumsuzluk içinde olması gibi pek çok neden öğrenciyi sınıf ortamında görmek istemediğimiz davranışlara itmektedir. Fiziksel Ortamdan Kaynaklanan Nedenler Sınıfın fiziksel koşulları, gürültülü ve kalabalık oluşu, ısı ve ışık durumu öğrenci performansı üzerinde önemli ölçüde etkilidir. Fiziksel açıdan kötü yapılandırılmış bir ortamda, öğrencilere eğitimin amacı olan istendik davranışları kazandırmak yani davranış değişikliği sağlamak kolay değildir. Sınıf düzeni gibi, öğrencilerin oturma düzeni de sınıf yönetimi ve eğitsel çabalar üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. İSTENMEYEN DAVRANIŞIN ORTAYA ÇIKMAMASI İÇİN KULLANILABİLECEK STRATEJİLER – ETKİNLİKLER 1-Öğrencileri Sürekli Olarak İzlemek Öğretmen ders esnasında gözleri ile sınıfın tümünü gözlemeli, öğrencilerin tümünü görebileceği yerlerde durmalıdır. 2-Öğrencileri Motive Etmek ve Motivasyonu Dersin Sonuna Kadar Sürdürmek Öğrencileri motive etmek için onlara aktif olma fırsatı verilmeli, öğretmen merkezli öğretim yöntemleri terk edilmeli, mümkün olduğunca fazla öğrenciye söz hakkı verilmelidir. 3-Öğrencilerin İlgilerini Anlamak ve Derse İlgiyi Arttırmak Öğretmen iyi bir gözlemle öğrencilerinin ilgi düzeylerini keşfetmeye çalışmalı, ilginin dağılması ve sıkılma belirtilerinin görülmesi durumunda güncel bir konuyu tartışmak, mantık ve zeka oyunlarını kullanmak, birkaç dakika serbest faaliyet yapmalarına izin vermek vb. gibi bazı şeyleri kullanarak ilgilerini yeniden kazanmaya çalışmalıdır. 4-Sınıf Kurallarını Tespit Etmek Öğretmen, öğrencileriyle tanıştığı ilk derste öğrencilerinden beklediği davranışlarla ilgili açıklamalar yapmalı, kurallar koymalı ve bu kuralların neden gerekli olduğu konusunda tatmin ve ikna edici açıklamalar yapmalıdır. İSTENMEYEN DAVRANIŞLAR KARŞISINDA GÖSTERİLMESİ GEREKEN ÖĞRETMEN TEPKİLERİ 1-Sorunu Anlamak İstenmeyen öğrenci davranışları karşısında, öğretmenin yapması gereken ilk iş, sorunu anlamak olmalıdır. Sorunun doğru bir biçimde anlaşılması, doğru bir yaklaşımla çözülmesi için ön koşuludur. Davranışı anlamak, mevcut sorunların nedenlerini tanımlamanın ötesinde, gelecekte ortaya çıkabilecek istenmeyen davranışların kestirilmesi açısından da gereklidir. 2-Görmezden Gelmek İstenmeyen davranış o an için hemen olup bitiyorsa, süreklilik göstermiyorsa görmezden gelinebilir. Ancak öğretmen, görmezden geldiği davranışı pekiştirmekten kaçınmalıdır. Çünkü, istenmeyen bir davranışta bulunan öğrenci, bu davranışının öğretmen tarafından görmezden gelinmesiyle bunun kabul edilebilir bir davranış olduğunu düşünerek aynı davranışı tekrarlayabilir. Öğretmen tekrarlanan bu davranışı da görmezden gelirse, istenmeyen davranışların pekişmesine neden olur. Bu yöntemin dikkatli kullanılması gerekir. Aksi takdirde öğrenci yaptığı yanlış davranışın öğretmen tarafından tasdik edildiği yanılgısına düşebilir. Görmezden gelme yöntemi, dikkatli kullanılmadığında ciddi sorunlara yol açar. Önemli davranış problemlerini görmezden gelme ile ortadan kaldırmak mümkün olmadığı gibi, sorunun ağırlaşmasına da neden olur. 3-Uyarmakİstenmeyen davranışı yapan öğrenciye, davranışının kabul edilemez olduğu çeşitli uyarılarla hissettirilebilir. Öğretmen vücut dilini kullanarak, dokunarak, sözle doğrudan veya dolaylı olarak soru sorarak, söz hakkı vererek veya sözü doğrudan doğruya istenmeyen davranışa getirerek öğrenciyi uyarabilir. 4-Derste Değişiklik Yapmak Sınıfta öğretmenin sürekli aynı yöntemleri kullanması, kendinin aktif, öğrencilerin ise pasif olması, dersin sıkıcı bir hal almasına ve öğrencilerin dikkatlerinin dağılmasına neden olur. Dikkati dağılan öğrencilerin istenmeyen davranışlara yönelmesi kaçınılmazdır. Bu yüzden ortaya çıkabilecek istenmeyen davranışlar, dersin işlenişinde, öğretim yöntemlerinde, araç ve gereçlerde değişiklikler yapılarak ortadan kaldırılabilir. 5-Sorumluluk Vermek Yapacak bir işi olmadığını düşünen veya işi kendisine ilginç gelmeyen öğrencinin istenmeyen davranışlara yönelmesi doğaldır. Bu durumda ona kendisini meşgul edecek bir iş vermek ya da işini kendisine daha ilginç gelecek başka bir işle değiştirmek, istenmeyen davranışların önlenmesi konusunda yararlı bir yöntemdir. Öğrencilerini tanıyan, onlar hakkında bilgi sahibi olan bir öğretmen öğrencilerine sorumluluklar verir. Sınıf başkanlığı yapmak, araç gereç getirip götürmek, ödevleri kontrol etmek gibi sorumluluklar alan öğrenci kendi davranışını kontrol ederek istenmeyen davranışlara yönelmez. Uygun ve anlamlı etkinliklerle sorumluluk verilen öğrenciler, istenmeyen davranışlara yönelecek zamanı bulamazlar. 6-Öğrenciyle Konuşmak Yapılan bütün uyarılara rağmen öğrencinin davranışlarında bir değişiklik görülmüyorsa, sorunun öğrenci ile konuşulmasında yarar vardır. İstenmeyen bir davranış görüldüğünde hemen sıcağı sıcağına öğrenciyle ders içinde veya ders dışında, davranışının nedenleri ve sonuçları hakkında konuşulabilir. 7-Okul Yönetimi, Aile ve Rehber Uzman İle İlişki KurmakBazı sorun davranışların boyutları, öğretmenin üstesinden gelemeyeceği kadar büyük olabilir. Böylesi durumlarda öğretmenin okul yönetimi ve rehberlik servisi ile işbirliği yapması gerekir. Öğretmen sınıf içinde sıkıntı yaratan, eğitim öğretimi engelleyen davranışlarla baş edemediği durumlarda okul yönetimi, aile veya bir uzmandan sorunun çözümü için yardım isteyebilir. 8-Ceza Vermek Diğer yöntemleri kullanmasına rağmen öğretmen hâlâ öğrencilerin istenmeyen davranışlarıyla baş edemiyorsa, göstermesi gereken en son tepki ceza vermek olacaktır. Ceza, davranışla orantılı olarak, o davranışın yinelenmesini engelleyecek şekilde uygulanmalı, bunun için de öğrenci neyi, nasıl yaptığı için ceza aldığını bilmelidir. Neden ceza aldığını bilmeyen öğrencinin eğitimin amaçları doğrultusunda istenen davranışları göstermesi mümkün değildir. Etkili bir sınıf yönetiminde cezanın yeri olmamalıdır. Çünkü ceza davranışı zayıflatır ya da belli bir süre için durdurur. Baskının ortadan kalkmasıyla istenmeyen davranış aynen tekrar eder. Ceza, davranış değişikliğine neden olmaz. Diğer bir deyişle istenmedik bir davranışı istendik yönde değiştirmez. İstenmeyen öğrenci davranışlarıyla baş edebilmek için öğretmenlerin sık sık başvurduğu bir yöntem olan ceza, öğrenciler üzerinde bazı olumsuz etkilere neden olabilmektedir. Aldığı cezanın etkisiyle öğrenci ya saldırgan davranışlar sergilemekte ya da içine kapanık bir öğrenci olmayı tercih etmektedir. Ceza vererek bir dizi sorunların ortadan kaldırıldığı düşünülürken, cezanın beraberinde birçok sorun getirdiğinin farkına bile varılamamaktadır. Sonuç olarak sınıf, eğitim öğretimin yapıldığı ortamdır. Sınıfta sınıf içi ya da sınıf dışı etkenlerden kaynaklanan bir çok neden öğrenciyi istenmeyen davranışa sevk etmektedir. Her şeyin dört dörtlük gittiği, hiçbir istenmeyen davranışın olmadığı bir sınıfı hayal etmek bir bakıma gerçeği görememektir. Trafik kazalarını en iyi sistemlerde bile bütünüyle ortadan kaldırma olasılığının bulunmaması gibi, okullarda da disiplin sorunlarını bütünüyle ortadan kaldırmak olası değildir. Eğitim öğretim etkinliklerinden beklenilen verimin elde edilebilmesi iyi bir sınıf düzenini gerektirir. Öğretmenlerin olumsuz öğrenci davranışları ile başa çıkabilmesi için iyi bir sınıf yönetimi becerisine sahip olmaları gerekir. Sorun davranışların ortaya çıkmadan önlenmesi, öğrencilerin sınıf etkinliklerine katılımını artırır; öğretmenin enerjisinin ve zamanının önemli miktarını harcadığı istenmeyen davranışların ortaya çıkma olasılığını da düşürür. İstenmeyen davranışların en aza indirilmesi için öğretmen, yönetici ve ailenin ortak çaba içinde olmaları, olaylara anlayışla yaklaşmaları, öğrencilerin ilgi ve ihtiyaçlarına cevap veren programlarla onların motive edilmesi gerekmektedir.
Popüler Sayfalar Fen Ve Teknoloji Proje Görevleri 2014-2015 759 ziyaret1 Ağustos 2009 Tarihli Kosgeb Kobi Uzman Yardımcılığı Test Sınavı Soru Ve Cevapları 666 ziyaret11 Sınıf Felsefe 1 Dönem 2 Yazılı 2013-2014 204 Türkçe Okuma Anlama Metni - Anne Ayı 171 Yıllık Okuma Parçaları 330 ziyaret Son Ziyaretler 2. Sınıf Matematik 1. Dönem Genel Değerlendirme İsmin Halleri Çalşma Sayfası Yeni2. Sınıf Matematik Çarpma İle İlgili Sorular kolay-zor Yeni2013-2014 İngilizce Soruları Yeni3. Sınıf Türkçe 5. Tema "sihirli Güneş" Etkinlik Yeni
Dokümanlar Özel Ve Çevre Güvenliği Seminer Çalışması Boyut KB Takip et pekiyicom Benzer Yazılar
Seminer Dönemi Okul Ve Çevre Güvenliği Seminer Çalışması indir . Seminer Dönemi Okul Ve Çevre Güvenliği Seminer Çalışması indir Seminer Dönemi Okul Çevre Güvenliği Seminer Çalışması Seminer Dönemi Okul Ve Çevre Güvenliği Seminer Çalışması indir Bu sayfayı açmadaki amacım, Dağınık halde bulunan ve her kesime hitab eden bilgileri bir araya toplamaktır. Özellikle 5N1K soru ve cevaplarını doğru bir şekilde yansıtmaktır. Ayrıca başka bir amacım ise eğitimdeki eksiklikleri ve bilgi dünyasındaki yanlışlıkları gidermek. Ayrıca ilkokul ,ortaokul,lise kademelerinde hazırlanmış her türlü yazılı sorusu, test, konu anlatımı, etkinlik çalışmaları, zümreler, yıllık ders planı, günlük ders planı, deneme sınavları , ilkokuma harf grupları ve eğitim konusundaki tüm dosya ve materyal bankası oluşturmak için yola çıktık.
Okul ve Çevre Güvenliği Araştırması Seminer Çalışması 2013-2014 mesleki çalışma konuları. 2013-2014 seminer çalışmaları. Okul çevre güvenliği araştırması. Kentsel alanlarda yaşam koşullarının getirdiği bir telaşla aileler, çocuklarının gelişimi ve eğitimi için onlara yeterli zamanı ayıramamaktadırlar. Dolayısıyla, bu gelişim büyük ölçüde çocuğun zamanının büyük bir kısmını geçirdiği okullarda tamamlanmaktadır. Konu ile ilgili olarak USAK Sosyal Araştırmalar Merkezi’nce hazırlanan raporun amacı, ülkemizde öğrenci ve eğitimcileri kapsayan şekilde okul ve okul çevresi güvenliğinin farklı boyutlarını tartışmak, bu sorunların nedenlerini incelemek ve oluşan güvenlik tehditlerine karşı çok sektörlü stratejiler geliştirilmesi yönünde öneriler sunmaktır. Raporun son kısmında yer alan Okul ve Okul Çevresi Güvenliği Eylem Planı, okul ve okul çevresi güvenliğinden sorumlu farklı aktörlere düşen rolleri tanımlamakta, öne çıkan sorunların çözümünde işbirliği yapılacak aktörleri uygulamaya yönelik şekilde ele almaktadır. Araştırma ayrıntılarının yer aldığı dökümanı aşağıdaki bağlantıyı tıklayıp indirebilirsiniz. Okul Çevre Güvenliği Etiketler 2013-2014 mesleki çalışmalar, araştırma, okul çevre güvenliği, seminer konuları Eklenme Tarihi 15 Haziran 2014
okul ve çevre güvenliği seminer çalışması