Onun için ev yapan kimse bu duâyı okumalı ve kazasız, belâsız evde oturabilmesi için Allah’tan mehil ve kuvvet istemelidir. Bir ev yaparsam kurban keseceğim, diye nezr etmek söz vermek iyi bir şey değildir. Çünkü kendi kendimizi borçlandırmış oluyoruz. Mutlaka verdiğimiz sözü yerine getirmeliyiz.
Kuran'daki Misaller On üçüncü yüzyılın fıkıh âlimlerinden olan İbn Kayyım el-Cevziyye; İslamî kaynakların ve tasavvufun Kur'an ve sünnet kadar çalışıldığı bir Web Sitemizden Yapacağınız 199 TL ve Üzeri Alışverişlerinizde Kargo Bedava!
Doğumu H. 224-M. 839 Ölümü: H. 310- M. 925. Müellifin Mezhebi: şafii. Tefsirin Dili: Arapça. Cilt sayısı: 7 cilt. Eserin tanıtımı: Bu tefsir tanınmış tefsirler arasında en eski, en ilmi, en meşhur ve temel Kuran'ı Kerim tefsiridir. Cami-ul Beyan bıraktığı etki açısından ilk ve en önemli müracaat kitabıdır.
Kuran-ı Kerim. Peygamberin Doğumu • İmam Ali’nin Doğumu • Hz. Zehra’nın Şehadeti • Aşura. Kur’an-ı Kerim (Arapça: القرآن الكريم) Yüce Allah 'ın kutsal kitabıdır. Hz. Muhammed 'in (s.a.a) en büyük mucizesidir. Kur'an-ı Kerim, söz ve anlam itibariyle bir bütün olarak Yüce Allah tarafından
Ancak Arapların başlangıçta Kur'an ayetleri kendilerine okunduğu zaman, bu kutsal buyruklara da, T. E. Muhammed'e de, o Arap Dili ile sövdüklerini unutuvermiştir. "Peygamberimizin hadisleri bu dil ile söylemiştir." derken, dinden dönenlerin de Arapça konuşarak döndüklerini unutuvermiştir.
PX3F. Kuran-ı Kerim’de Nazar Ayeti ve Nazar Duaları. Nazar nedir? Kalem Suresi 51-52 ayetler Arapça-Türkçe okunuşu anlamı ve fazileti, faydalarıNazar nedir? Nazar duaları nelerdir? Nazar ve göz değmesine karşı hangi dualar okunmalıdır? Nazardan korunmak için dualar, ayetler ve sureler…Nazar için okunacak sure ve dualar nelerdir? Nazara karşı hangi tedbirler alınır? Nazardan korunmak için hangi ayet okunur? Bu ayet hangi surede geçmektedir? nazar ayeti nedir ve Türkçe manası nedir?Nazar Nedir?Kelime anlamı olarak göz, bakmak veya bakış, fikir, düşünme, niyet, hayranlık, dikkat, iltifat, teveccüh anlamlarına kökenli olan “Nazar” kelimesi Türkçe anlamı olarak göz değmesi, kem göz, canlı veya cansız bir varlığın başına gelen bela veya kaza gelmesine inanılan durum olarak ifade arasında nazar değmesi veya nazar olarak bilinen kötü enerji, kem göz, birçok kişinin etkilendiği ve oldukça olumsuz etkileyen ve hissettiren bir kavram Ayeti ve Nazar DualarıNazar duası göz değen nazar değen kişiler için okunur. Nazar ya da kem göz, canlı veya cansız bir varlığın başına kaza veya belâ gelmesine neden olduğuna inanılan özellikle çocuklar, hamileler, başarısı yüksek olan kişiler ya da hayvanlar ayeti olarak bilinen Kuran-ı Kerim Kalem Suresi 51. ve 52. Suresi Arapça-Türkçe Okunuşu ve MealiNazar Göz değmesi Haktır, nazar yoktur, nazar değmez diyemeyiz. Nazar değmesi ile ilgili Peygamberimizden nakledilen bir çok hadis mevcuttur. Nazar duası olarak bilinen nazardan ve kötülüklerden korunmak için Peygamber Efendimiz Kur’an-ı Kerim’in son 3 suresi olan İhlas, Felak ve Nas surelerini okumayı tavsiye buyurmuştur. Bunların yanında Ayetel Kürsi yani Bakara Süresinin 255. ayeti nazar ve kaza bela gibi şeyler için değmesinin çocukların ve kişilerin elbiselerine, boncuk ve bunun gibi şeyler takmak cahillik ve dinsizlik alametidir. Şuraya buraya bu niyetle bir şeyler takmak, asmak dinimizde yoktur. Peygamber Efendimiz bu halleri yasaklamıştır. Zaten aklı selim bir müslüman boncuk veya bu tür şeylerin fayda getirmeyeceğini اللَّهِ الَّذِى لاَ يَضُرّ ُ مَعَ اسْمِهِ شَيْءٌ فِي اْلاَرْدِ وَلاَ فِي السَّمَاءِ وَ هُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمْ“Bismillâhillezi lâ yedurru ma’asmihi şey’ün fil erdi ve lâ fissemâi ve hüves-semi’ul alim.”Anlamı Allah’ın yüce ismine sığınana yerde ve gökte hiç bir şey zarar veremez! O, her şeyi işitir ve her şeyi Ayeti Kalem sûresinin 51 ve 52inci ayetleridir. Bu ayetler nazar değmesine karşı okunur. Hasan Basri başta olmak üzere Ulema-i İslamİslam uleması göz değmelerine isabet-i ay ve nazara karşı bu ayetleri okumuşlar ve okunmasını da tavsiye ayet-i kerimeler, Peygamber Efendimizi nazara uğratarak çatlatmak ve göz değdirmek suretiyle O yüce Peygamberin mübarek vücudunu ortadan kaldırmak için kafirler müşrkler, dinsizler hayin gözleriyle Resûlullaha baktıklarını bildirmek için nazil الله الرحمن الرحيم * وَاِنْ يَكَا دُالَّذِينَ كَفَرُو ا َليُزْ لِقوُ نَكَ بِا َبْصَارِهِمْ لَمَّا سَمِعُوا الذِ ّ كْرَ وَيَقوُ لوُ نَ اِنَّهُ لَمُجْنوُ نٌ * وَمَا هُوَ اِلا َّ ذِكْرٌ لِلْعَا لَمِنَ *Okunuşu Ve in yekâdüllezîne keferû le yuzligu neke biebsarıhîm lemma semî ûzzîkra ve yeku lüne innehü le mücnûn. Ve mâ hüve illâ zîkrun lil Ey resûlüm Muhammed! O kâfirler, az kaldı ki, çıkası gözleriyle seni devireceklerdi. Sana çatlatacak gibi çok hain bir bakışla baktılar. Buyurdu. Kalem suresi 51-52Peygamber Efendimizin Okuduğu Nazar Duası Okunuşu “Euzu bi kelimâtillâhi’t-tâmmeti min kulli şeytanin ve hammetin ve min külli aynin lammeh.”Anlamı “Her türlü şeytandan, zararlı şeylerden ve kem gözlerden bütün kelimeleri yüzü hürmetine Allah’a sığınırım.”Okunuşu “Allahümme barik fihi ve la tedarruhü” Anlamı “Allâh’im, bunu mübârek eyle. Ona zarar dokunmasina izin verme.”Nazar Hakkında Hadis-i Şerifler;İbnu Abbas rivayet edilirki; Resulullah sav buyurdular ki“Göz değmesi Nazar haktır. Eğer kaderi delip geçecek bir şey olsaydı, bu göz değmesi olurdu. Yıkanmanız taleb edilirse yıkanıverin.” Tirmizi’de “göz değmesi haktır” ibaresi yoktur. Kaynak Müslim, Selam 42, 2188; Tirmizi, Tıbb 19, 2063Nazar insanı mezara, deveyi kazana sokar. [İbni Adiy]İnsanların yarısı Nazardan ölür. [Taberani]Nazar neredeyse kaderi geçecekti. Nazardan Allahü teâlâya sığının. [Deylemi]Nazar Hakkındaki AyetlerKalem Suresi “Ve in yekadullezîne keferû leyuzlikûneke biebsarihim lemmâ semiu’z-zikre ve yekulûne innehu le mecnûnun ve ma huve illâ zikrun lil âlemîn.”“Gerçekten o küfredenler Kur’an-ı işittikleri zaman az kaldı seni gözleriyle yıkacaklardı. “O, mutlaka bir mecnundur” diyorlar. Oysa Kur’an bütün alemler için büyük bir uyarıcıdır…” Kalem Sûresi, 51-52Resûl-i Ekrem Efendimiz, torunları Hasan ve Hüseyin nazar değmesin diye duâ okurlarmış. Bu duâ“Euzu bi kelimâtillâhi’t-tâmmeti min kulli şeytanin ve hammetin ve min külli aynin lammeh.”“Her türlü şeytandan, zararlı şeylerden ve kem gözlerden bütün kelimeleri yüzü hürmetine Allah’a sığınırım.”Peygamber efendimiz nazar için Allahümme barik fihi ve la tedarruhü okurdu. İbni Sünni“Allâh’im, bunu mübârek eyle. Ona zarar dokunmasına izin verme.”Büyük velîlerden Hasan Basrî Hazretleri göz değmesine karşı Kalem Sûresinin 51-52. ayetleri olan şu âyetleri okurdu“Ve in yekadullezîne keferû leyuzlikûneke biebsarihim lemmâ semiu’z-zikre ve yekulûne innehu le mecnûnun ve ma huve illâ zikrun lil âlemîn.”“Gerçekten o küfredenler Kur’an-ı işittikleri zaman az kaldı seni gözleriyle yıkacaklardı. “O, mutlaka bir mecnundur” diyorlar. Oysa Kur’an bütün alemler için büyük bir uyarıcıdır..” Kalem Sûresi, 51-52Nazar Duası ve Nazara karşı okunacak Facebook’tan takip etmeyi unutmayın!
11 Ağustos 2022, Perşembe ANA SAYFA Haberler Galeri Ayetel Kürsi okunuşu Ayetel Kürsi Arapça okunuşu ve Türkçe anlamı meali Ayetel Kürsi faziletleri Ayetel Kürsi okunuşu Ayetel Kürsi Arapça okunuşu ve Türkçe anlamı meali Ayetel Kürsi faziletleri Kur'an-ı Kerim'deki en faziletli ve en kıymetli ayetlerden biri olan, Hz. Muhammed tarafından "ayetlerin efendisi" olarak nitelendirilen Ayetel Kürsi okunuşu haberimizde yer alıyor. Hakkında onlarca hadis bulunan ve faziletleri saymakla bitmeyen Ayetel Kürsi duası her Müslümanın ezbere bilmesi gereken dualar arasında yer alıyor. Ayetel Kürsi okunuşu ve anlamı, bu kıymetli duayı derinlemesine anlamak ve ezberlemek isteyenlerce araştırılıyor. Ayetel Kürsi duası Türkçe Arapça olarak oku 170 defa ve 313 defa Ayetel Kürsi okumanın anlamı, açıklaması, tefsiri ve faziletleri haberimizde. Giriş Tarihi 1029 Güncelleme Tarihi 1338 1 9 AYETEL KÜRSİ OKUNUŞU ARAPÇA Bismillahirrahmânirrahîm. Allâhü lâ ilâhe illâ hüvel hayyül kayyûm, lâ te'huzühu sinetün velâ nevm, lehu mâ fissemâvâti ve ma fil'ard, men zellezi yeşfeu indehu illâ bi'iznih, ya'lemü mâ beyne eydiyhim vemâ halfehüm, velâ yü-hîtûne bi'şey'im min ilmihî illâ bima şâe vesia kürsiyyühüssemâvâti vel'ard, velâ yeûdühû hıfzuhümâ ve hüvel aliyyül azim. GALERİ DEVAM EDİYOR 2 9 Kur'an-ı Kerim'in 41'inci sayfasında yer alan Ayetel Kürsi duası Bakara Suresi'nin 255'inci ayeti olarak karşımıza çıkar. En faziletli dualardan biri olan ayetlerin efendisi, her türlü kazadan, beladan, hastalıktan, korku ve endişeden korumaktadır. Faziletleri saymakla bitmeyen bu kıymetli duayı okumak ve ezberlemek isteyenler, Ayetel Kürsi okunuşu ve anlamı hakkında araştırma yapıyor. Ayetel Kürsi kaç ayet, hangi sayfada, 313 defa Ayetel Kürsi okunuşu fazileti ne gibi sorular da merak ediliyor. Ayetel Kürsi duası Türkçe Arapça olarak oku! Ayetel Kürsi duası okumak için Ayetel Kürsi linkine tıklayınız. 3 9 AYETEL KÜRSİ KUR'AN'DA KAÇINCI SAYFADA? Ayetel Kürsi Kur'an-ı Kerim'de 286 ayetten oluşan Bakara Suresi'nin 255'inci ayetinde bulunur. Kur'an'ın 41. Sayfasında yer almaktadır. Ayetlerin efendisi olarak bilinen ayet Medine'de indirilen ayetler arasındadır. 4 9 AYETEL KÜRSİ'NİN ÖNEMİ VE FAZİLETLERİ Peygamber Efendimiz Ayetel Kürsi'nin ayetlerin efendisi olduğunu bildirmiştir. Namazlardan sonra, yatmadan önce, yolculuğa çıkarken, yemek yaparken, sabah kalkınca yataktan kalkarken, çocuklara yemek yedirirken ve uyuturken sık sık tekrar etmek kişiyi akla gelecek tüm kötülüklerden korur. Alışkanlık haline getirerek her gün okumak kişinin hayırlı, bereketli ve huzurlu bir hayat yaşamasına vesile olur. Ayetin içinde yer alan İsm-i Azam, yani Allah'ın en yüce ismi, Müslümanın imanını güçlendirir ve Allah'ın rızasını kazanmasını sağlar. Kur'an-ı Kerim'in dörtte biri kabul edilen ve Kur'an'ın en yüksek noktası sayılan bu ayet, Allah'ın yüce ve tek olduğunu, beşeri tüm sıfatlardan münezzeh olduğunu bildirir.
Amener rasulü Kuran’ı Kerim’de yer alan dualardan birisidir. Kuran’ı Kerim’de Bakara suresinin son iki ayetini teşkil eder. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’e Miraç gecesi vahyedilen Bakara Suresinin son iki ayeti ile ilgili hadis kaynaklarında çok önemli bilgiler yer almıştır. Müslüman alemi için mühim bir yere sahip olan bu dua yatsı namazının ardından okunur. Peki, Bakara suresinin son iki ayeti olan Amenerrasulü duası anlamı, fazileti nedir? Kur'an-ı Kerim'de yer alan Bakara Suresi, 286 ayetten oluşmuştur. En uzun sure olma özelliği taşımaktadır. Bu surenin son iki ayeti ise "Âmene'r-Rasûlü" ismiyle ifade edilmektedir. Hadis kaynaklarında Amenerrasulü duası okumanın faziletleri hakkında önemli bilgiler bulunmaktadır. Peygamber Efendimiz Amenerrasulü için ’cennet hazinelerinden indirilmiştir’’ buyurmuştur. Amenerrasulü duası Arapça Türkçe okunuşu, anlamı ve faziletleri de bu nedenle birçok kişi tarafından araştırılıyor. AMENERRASULÜ DUASI OKUMAK Amenerrasulü duası okumak kişiler için önemlidir. Aynı zamanda amenerresulu anlamı ile mühim yer tutan bir duadır. Amener rasulü duası kişinin iman etmesi gereken şeylere iman ettiğini açıklamasına vesile olan duadır. Anlamında da Peygamberin indirilen kitaplara, meleklere ve diğer iman edilmesi gereken şeylere iman ettiğini, bizlerinde etmesi gerektiğini açıklar. AMENERRASÜLÜ DUASI TÜRKÇE OKUNUŞU Amene-rrasûlu bimâ unzile ileyhi min rabbihi velmu/minûnec kullun âmene biAllâhi ve melâ-iketihi ve kutubihi ve rusulihi lâ nuferriku beyne ehadin min rusulihic ve kâlû semi'nâ ve ata'nâs ġufrâneke rabbenâ ve-ileyke-lmasîru Bakara-285 Lâ yükellifuAllâhu nefsen illâ vus'ahâc lehâ mâ kesebet ve'aleyhâ me-ktesebetk rabbenâ lâ tu-âḣiżnâ in nesînâ ev aḣta/nâc rabbenâ velâ tahmil 'aleynâ isran kemâ hameltehu 'ale-lleżîne min kablinâc rabbenâ velâ tuhammilnâ mâ lâ tâkate lenâ bihis va'fu 'annâ vaġfir lenâ verhamnâc ente mevlânâ fensurnâ 'ale-lkavmi-lkâfirîne Bakara-286 AMENERRASULÜ ARAPÇA OKUNUŞU اٰمَنَ الرَّسُولُ بِمَٓا اُنْزِلَ اِلَيْهِ مِنْ رَبِّه۪ وَالْمُؤْمِنُونَۜ كُلٌّ اٰمَنَ بِاللّٰهِ وَمَلٰٓئِكَتِه۪ وَكُتُبِه۪ وَرُسُلِه۪ۜ لَا نُفَرِّقُ بَيْنَ اَحَدٍ مِنْ رُسُلِه۪۠ وَقَالُوا سَمِعْنَا وَاَطَعْنَا غُفْرَانَكَ رَبَّنَا وَاِلَيْكَ الْمَص۪يرُ ﴿٢٨٥﴾ لَا يُكَلِّفُ اللّٰهُ نَفْساً اِلَّا وُسْعَهَاۜ لَهَا مَا كَسَبَتْ وَعَلَيْهَا مَا اكْتَسَبَتْۜ رَبَّنَا لَا تُؤَاخِذْنَٓا اِنْ نَس۪ينَٓا اَوْ اَخْطَأْنَاۚ رَبَّنَا وَلَا تَحْمِلْ عَلَيْنَٓا اِصْراً كَمَا حَمَلْتَهُ عَلَى الَّذ۪ينَ مِنْ قَبْلِنَاۚ رَبَّنَا وَلَا تُحَمِّلْنَا مَا لَا طَاقَةَ لَنَا بِه۪ۚ وَاعْفُ عَنَّا۠ وَاغْفِرْ لَنَا۠ وَارْحَمْنَا۠ اَنْتَ مَوْلٰينَا فَانْصُرْنَا عَلَى الْقَوْمِ الْكَافِر۪ينَ ﴿٢٨٦﴾ AMENERRASÜLÜ DUASI TÜRKÇE ANLAMI "Peygamber, Rabbinden kendisine indirilene iman etti, mü'minler de iman ettiler. Her biri; Allah'a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman ettiler ve şöyle dediler "Onun peygamberlerinden hiçbirini diğerinden ayırt etmeyiz." Şöyle de dediler "İşittik ve itaat ettik. Ey Rabbimiz! Senden bağışlama dileriz. Sonunda dönüş yalnız sanadır."Bakara-285 Allah bir kimseyi ancak gücünün yettiği şeyle yükümlü kılar. Onun kazandığı iyilik kendi yararına, kötülük de kendi zararınadır. Şöyle diyerek dua ediniz "Ey Rabbimiz! Unutur, ya da yanılırsak bizi sorumlu tutma! Ey Rabbimiz! Bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme. Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği şeyleri yükleme! Bizi affet, bizi bağışla, bize acı! Sen bizim Mevlâmızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et." Bakara-286 AMENERRASÜLÜ DUASI OKUMANIN FAZİLETLERİ Bakara Suresinin son iki ayeti "Âmene'r-Rasûlü" ismiyle meşhur olmuştur. Genellikle yatsı namazının ardından okunan bu duanın birçok fazileti ve sırları vardır. Hadis kaynaklarında yer alan bilgilerde bunlar göz önüne serilmiştir. İslam dinine inanan herkesin bilmesi ve okuması gereken dualardan bir tanesidir. Amenerrasulü ile ilgili bazı hadisler şöyle; "Bakara sûresinin sonunda iki âyet vardır ki, bir gecede okuyana onlar yeter; onu her türlü kötülüklerden korur." Buhârî, Fezâilü'l-Kur'an 10; Müslim, Müsâfirin 255 Ebu Umame rivayet edildi ki, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'e şöyle buyurdu "Dört şey Arşu'r-Rahman'ın altındaki hazineden Cennet hazinelerinden indirilmiştir. Bunlar Fatiha-i Şerif, Ayete'l-Kürsi, Sure-i Bakara'nın sonu Amenerresulü ve Kevser Suresidir." El-Mütteki, Kenzu'l Ummal, 1/558 AMENERRASULÜ DİYANET MEALİ ﴾285﴿ Allah’ın elçisi ve müminler, rabbinden ona indirilene iman ettiler. Her biri Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine inandılar. "O’nun elçileri arasında ayırım yapmayız" ve "İşittik, itaat ettik, bağışlamanı dileriz rabbimiz, gidiş sanadır" dediler. ﴾286﴿ Allah hiçbir kimseyi, gücünün yetmediği bir şeyle yükümlü kılmaz; lehinde olanı da kendi kazandığıdır, aleyhinde olanı da kendi kazandığıdır. Rabbimiz! Unutur veya yanılırsak bizi cezalandırma! Bizden öncekilere yüklediğin gibi bize de ağır yük yükleme! Üstesinden gelemeyeceğimiz şeyleri üzerimize yükleme! Bizi bağışla, ayıplarımızı ört ve bize rahmetinle muamele buyur! Sen bizim sahibimiz ve yardımcımızsın; artık inkârcı topluluğa karşı bize yardım et!
Kur'an-ı Kerim´de onun Hz. Musa as'ı bulup sarayına almasından bahsedilir. Hz. Musa'nın doğduğu yıl Firavun İsrailoğullarından doğan bütün erkek çocukları Musa as doğduğunda Allah cc annesine onu bir tabut veya sandık içine koyup nehre bırakmasını, korkmamasını ve Allah'a güvenmesini emretti. Kasas, 28/7Allah'ın izniyle nehir Hz. Musa'nın içinde bulunduğu sandığı getirip Firavun´un sarayı dibinde durdurdu. O sırada nehir kenarındaki cariyeler sandığı alıp Hz. Âsiye'ye getirdiler. Hz. Âsiye valide, sandığın içinde bebeği görünce kalbi ona karşı sevgiyle doldu. Yüce Allah cc onun himayesini uygun görmüştü. Firavun ne kadar çocuğu öldürmek istediyse de Hz. Âsiye Hatun engel oldu, ne yapıp edip onu ikna etti ve bebeği kendisi arada sandık kıyıdan takip eden Hz. Musa'nın ablası koşup annesine durumu haber verdi. Şimdi bebeğe süt anne arıyorlar ve bebek hiç kimsenin sütünü emmiyordu. Abla gelip Hz. Âsiye valideye “Sizin için hayırlı bir aile tanıyorum. İsterseniz çocuğu onlara verin.” diyerek kendi annesine götürdü. Hz. Musa annesini emdi ve çocuğun bakımı Allah'ın izni ile kendi annesine verildi. Hz. Âsiye Valide de bütün aileyi himayesi altına aldı. Buradan anlaşılıyor ki; Hz. Âsiye valide Hz. Musa büyüyene kadar ve tebliğine başladıktan sonra da Hz. Musa'ya hep destek oldu. M. Asım Köksal, Peyg. Tarihi,c 2, s 50Kur'an-ı Kerim'de Âsiye validenin durumu şöyle anlatılıyor“Allah cc iman edenlere de Firavunun zevcesini bir misal olarak getirdi. O vakit o “Ya Rabbi bana katında cennette bir ev yap! Beni firavundan ve onun kötü amellerinden kurtar! Beni o zalimler gûruhundan selamete çıkar! demişti." Tahrim, 66/11HZ. Âsiye valide o zalim ve hain Firavunun karısı olduğu halde, Allah'a iman etmiş bir kadındır. Allah'a imanı ve Hz. Musa'yı himayesi sebebiyle Allah cc ona yüksek dereceler vermiş, şehadet nasip etmiş, aynı zamanda Peygamber Efendimizin sav övgüsüne mahzar etmiştir. “Cennet kadınlarının en üstünleri Hatice Bintil Huveylid, Fatıma Binti Muhammed, Meryem Binti İmran, Firavun'nun Zevcesi Âsiye Binti Muzahimdir.” Ahmed B. Hanbel, Müsned, ; Hakim, Müstedrek, c 2, s, 594Samimi ve imanında sebatlı bir kadın idi. İbadet vakti geldiği zaman bir bahane bulur, odasına çekilir ve orada Allah'a ibadetini gizlice yapardı. Mevki sahibi bir kadın olduğu halde ibadetini gizli yapması, Firavun'dan çekindiği Asiye'nin iman ve İbadetini gizlemesi uzun süre devam etti. Bardağı taşıran son damla Firavun'un, Hazakiyel'in hanımını idam ettirmesi oldu. Asiye sarayın penceresinden olup bitenleri ve idam olayını gözlüyordu. Ona nasıl işkence edildiğini ve nasıl öldürüldüğünü dehşetle takip hanımı öldürüldüğü sırada Hz. Asiye, meleklerin gelip onun ruhunu nasıl aldıklarını, o sırada ona ne gibi ikramlarda bulunarak göklere çıkardıklarını görmüş ve Allah'a imanı güçlenmiş, bağlılığı artmıştı. O, Melekleri temaşa ederken girdiği manevi alemde bulunduğu sırada kocası Firavun ansızın odaya girdi ve Hazakiyel'in hanımının haberini ve ona yaptığı işkenceleri anlatmaya başladı. Sözünü bitirdikten sonra Asiye"Yazıklar olsun! Yuh olsan sana ey Firavun! Allah'a karşı gelmeye nasıl cesaret ediyorsun, inanmışlara işkenceyi nasıl reva görüyorsun?" diye çıkıştı. Hiç ummadığı ve beklemediği bu söz karşısında Firavun " Az önce işkence ile öldürdüğümüz kadına gelen cinnet galiba sana da gelmiş. dedi. Hz. Asiye "Hayır! Dedi. Ne ona cinnet geldi ve ne de bana. Şunu bil ki ben, senin de, benim de, alemlerin de Rabbi olan Allah'a iman ettim." Firavun, Hz. Asiye'nin annesini yani kayın validesini çağırarak, "Kızlarımın berberi gibi kızın Asiye de delirmiş." dedi. Sonra da Asiye'ye "Ya Musa'nın ilahına küfreder, onu tanımazsın, ya da işkenceler altında can verirsin." odadan çıkıp gidince annesi yaklaştı ve kızını Firavun'un dediğini yapması için iknaya çalıştı. Hz. Asiye diretti ve "Ey anne! Eğer istediğin şey, benim Allah'a karşı gelmem ve O'na küfretmem ise bu asla olmaz", dedi. Hanımının kesin kararını duyan ve deliye dönen Firavun'un emri ile Hz. Asiye işkencelerle öldürüldü ki bu Kur'an-ı Kerim'in bazı ayetlerinde şöyle ifade edilmiştir"Allah, inananlara Firavun'un karısını misal gösterir O vakit o demişti ki "Ya Rab! Katında benim için Cennet''te bir ev yap!.."Tahrim, 66/11Hz. Asiye bu niyazı ile, ruhunun Allah yolunda iman ile şehid olup, bu sayede Allah katında rahmete nail olmasını ve Rabbin Arş'ına en yakın bulunan Sidre-i Münteha'nın yanında, Cennetu'l-Me'va'da kendisine ebedi bir istirahatgah inşasını istemişti "... Bu suretle beni Firavun'dan ve onun işlediklerinden kurtar." Asiye, Firavun'dan ve onun kötü amelinden kurtarılmasını istedi. Firavun'un kötü ameli şirk, zulüm ve tasallutudur. "Zalim kavm"den maksat da zulüm ve haksızlıkta Firavun'a yardımcı olan ve "Al-i Firavun" adıyla anılan göre Hz. Asiye bu duayı yapınca, Cennet'teki makamı derhal keşf ile kendisine gösterilmiş ve hiç bir azap duymaksızın ruhu uçmuş, işkence olsun diye üzerine konan kaya, ruhsuz kalan cesedinin üzerine düşmüştür. Bir rivayete göre Firavun'un emri ile dört ayrı yere kazıklar çakılmış, Asiye, el ye ayaklarından bu kazıklara bağlanarak işkence ile öldürülmüştür. Kur'an'daki "Kazıklar sahibi Firavun" ayetinin buna işaret olduğu söylenmiştir. Fecr, 89/10İbn Abbas'tan gelen bir rivayete göre de, dininden dönmesi için Hz. Asiye'ye işkence edildiği sırada Hz. Musa as oradan geçiyordu. Hz. Asiye, parmağı ile işaret ederek durumundan şikayette bulundu. Hz. Musa azabının hafifletilmesi için Allah'a dua etti. Bundan sonra Allah'a kavuştuğu ana kadar ızdırap duymadı. Hz. Asiye Allah'tan en son şu dilekte bulundu "Ya Rab! Katında benim için bir ev yap!" Tahrim, 66/11 Allah duasını kabul ederek kendisine "Başını yukarı kaldır!" diye vahyetti. Başını kaldırınca Cennet'te kendisi için inciden yapılmış evi sarayı gördü ve hemen gülümsedi. Firavun onun güldüğünü görünce "Azap içinde gülen deliye bakınız!" diye bağırdı".et-Taberi, Tefsir, XXIII, 130-31; XVIII, 171; XXX, 179; İbnu'l-Cevzi, Tefsir, VIII, 314 İbn Kesir, Tefsir, VII, 63 îbn Kesir, el-Bidaye, II, 59 haberlere göre Hz. Asiye Cennet'te Hz. Peygamber asv'in eşleri arasına girecektir.“Allah, İmran kızı Meryem’i, Firavun’un hanımı Âsiye’yi ve Musa’nın kızkardeşi Gülsüm’ü Cennette bana zevce olarak vermeyi hükmeyledi.”
Ayetel Kürsi duasının okunuşu, anlamı haberimizde. Kur'an ayetleri olan ve dua niteliğinde olan Ayetel Kürsi'nin üstün özellikleri hadislerle Kürsi duasının Arapça okunuşunu, mealini, faziletini haberimizde bulabilirsiniz. Ayetel Kürsi oku, dinle, ezberle...Ayetel Kürsi dinleAyetel Kürsi Arapça okunuşuاَللّٰهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۚ اَلْحَيُّ الْقَيُّومُۚ لَا تَأْخُذُهُ سِنَةٌ وَلَا نَوْمٌۜ لَهُ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِۜ مَنْ ذَا الَّذ۪ي يَشْفَعُ عِنْدَهُٓ اِلَّا بِاِذْنِه۪ۜ يَعْلَمُ مَا بَيْنَ اَيْد۪يهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْۚ وَلَا يُح۪يطُونَ بِشَيْءٍ مِنْ عِلْمِه۪ٓ اِلَّا بِمَا شَٓاءَۚ وَسِعَ كُرْسِيُّهُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَۚ وَلَا يَؤُ۫دُهُ حِفْظُهُمَاۚ وَهُوَ الْعَلِيُّ الْعَظ۪يمُ ﴿٢٥٥ Ayetel Kürsi Arapçası Ayetel Kürsi Türkçe okunuşuAllahü lâ ilâhe illâ hüvel hayyül kayyûm, Lâ te’huzühû sinetün ve lâ nevm. Lehû mâ fis-semâvâti vemâ fil ard. Menzellezî yeşfeu indehû illâ biiznihi, ya’lemü mâ beyne eydîhim, vemâ halfehüm, velâ yühîtûne bişey’in min ilmihî, illâ bimâ şâe vesia kürsiyyühüssemâvâti vel ard, Velâ yeûdühü hıfzuhumâ ve hüvel aliyyül Kürsi meali Bakara Suresi 255'nci ayet﴾255﴿ Allah, O’ndan başka tanrı yoktur; diridir, her şeyin varlığı O’na bağlı ve dayalıdır. Ne uykusu gelir ne de uyur. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O’nundur. O’nun izni olmadıkça katında hiçbir kimse şefaat edemez. Onların önlerinde ve arkalarında olanları O bilir. O’nun ilminden hiçbir şeyi -dilediği müstesna- kimse bilgisi içine sığdıramaz. O’nun kürsüsü gökleri ve yeri içine almıştır. Onları korumak kendisine zor gelmez. O yücedir, mutlak büyüktür. Ayetel Kürsi'nin faziletiÂyetü’l-kürsî’nin fazileti hakkındaki bazı hadislerde Hz. Peygamber Kur’an’da en büyük âyetin Âyetü’l-kürsî olduğunu Müslim, “Müsâfirîn”, 258; Ebû Dâvûd, “Ṣalât”, 352, “Ḥurûf”, 1, yatağına girerken onu okuyan kimseyi Allah’ın koruyacağını ve şeytanın ona yaklaşamayacağını Buhârî, “Vekâlet”, 10, bu âyetin içinde Allah’ın en yüce isminin bulunduğunu Müsned, VI, 461 ve Kur’an âyetlerinin efendisi olduğunu Tirmizî, “Feżâʾilü’l-Ḳurʾân”, 2 haber vermiştir. Rivayet tefsirlerinde yer alan bazı hadislerde de Âyetü’l-kürsî’yi okuyana Allah’ın hemen bir melek göndereceği, ertesi güne kadar bu meleğin onun iyiliklerini yazacağı ve kötülüklerini sileceği, farz namazların arkasından onu okuyanın da öldüğü zaman cennete gireceği ifade edilmiştir. Bu hadislerde işaret edilen fazileti sebebiyledir ki Âyetü’l-kürsî namazların sonunda genellikle okunan bir âyettir. Aynı inançla namaz dışında da sık sık okunan âyetler arasında yer alır. Ayetel Kürsi tefsiriİçinde Allah’ın kürsüsü zikredildiği için “Âyetü’l-kürsî” adıyla anılan bu âyet hem muhtevası hem de üstün özellikleri sebebiyle dikkat çekmiş, hakkında hadisler vârit olmuş, çok okunmuş, şifa ve korunmaya vesile kılınmıştır. Kelime-i şehâdet ve İhlâs sûreleri nasıl İslâm inancının özünü ihtiva ediyor ve insanlara Allah Teâlâ’yı tanıtıyorsa Âyetü’l-kürsî de –onlardan daha geniş ve detaylı olarak– bu özelliği taşımaktadır. Bir önceki âyette peygamberlerin getirdiği bunca âyet ve “beyyine”ye imana götüren işaret ve delil rağmen insanların ihtilâfa düştükleri, kiminin küfrü kiminin imanı tercih ettiği zikredilmişti. İnsanı imana götüren deliller, aklını kullanarak üzerinde düşüneceği “kendisinde ve yakından uzağa çevresinde enfüs ve âfâk”, peygamberleri desteklemek üzere Allah’ın onlara lutfettiği mûcizelerde ve vahiy yoluyla yapılan “sağlam delillere dayalı sözlü açıklamalar”da görülmektedir. Bu âyet gerçek mâbudu arayanlar için eşsiz ve başka hiçbir kaynaktan elde edilemez bir açıklamadır, delildir. Şevkânî’nin Buhârî, Müslim, Nesâî, Ahmed b. Hanbel gibi sahih kaynaklardan derlediği hadislerden birkaçı bile bu âyetin önemi hakkında bir fikir edinmeye yetecektirHz. Peygamber, Übey b. Kâb’a “Allah’ın kitabından hangi âyet en büyüğüdür” diye sorup “Âyetü’l-kürsî’dir” cevabını alınca onu tebrik etmiştir Müslim, “Müsâfirîn”, 258.Yine Übey’in hurmasına şeytana tâbi bir cin musallat olmuş; vermeyi, dağıtmayı seven Übey’i bundan vazgeçirmek üzere hurmayı aşırmaya başlamıştı. Übey mahlûku takip ederek yakaladı. Garip bir şekli vardı. Onunla konuşunca kimliğini ve maksadını anladı. Kendilerinden nasıl kurtulabileceğini sorunca “Bakara sûresindeki kürsü âyeti ile” dedi ve ekledi “Onu akşamda okuyan sabaha kadar, sabahta okuyan akşama kadar bizden korunmuş olur.” Sabah olunca Übey durumu Hz. Peygamber’e aktardı. Resûlullah, “Habis doğru söylemiş” buyurdu. Buhârî’de de Ebû Hüreyre’den naklen yukarıdakine yakın bir rivayet vardır. Hz. Peygamber’e hadiseyi anlatınca şeytan olduğunu öğrendiği hırsız Ebû Hüreyre’ye şöyle demiştir “Yatağına yatınca Âyetü’l-kürsî’yi oku, devamlı olarak Allah’tan bir koruyucun olacak ve sabaha kadar sana şeytan yaklaşamayacaktır.”Allah varlığı ezelî, ebedî, zaruri ve kendinden olan, her şeyi yaratan, her şeyin mâliki ve mukadderatının hâkimi, her şeyi bilen ve her şeye kadir olan... yüce mevlânın öz ismidir. Bu öz isim zikredildikten sonra hem O’nun vahdâniyeti birliği, tekliği hem de İslâm’ın getirdiği imanın tevhid Allah’ı birleme, bir bilme özelliği açıklanmak üzere “O’ndan başka tanrı yoktur” buyurulmuştur. Müşrikler elleriyle yaptıkları putlara tapmakta idiler. Bunlar cansız eşyadan yapılırdı. Canı bile olmayan varlığın ilâh olamayacağını ifade etmek üzere hemen arkasından “O diridir” buyurulmuştur. Evet Allah diridir, O’nun hayat sıfatı vardır ve tıpkı diğer isimleri ve sıfatları gibi bunun da mahiyetini ancak kendisi Araplar’daki gerekse diğer kavimlerdeki müşriklerin çoğu büyük bir Allah’a inanmakla beraber bunun yanında –her birine bir işlev tanıdıkları– sözde tanrılara inanmışlardır. Bu inanç tevhide aykırıdır. Tevhidi açıklayarak başlayan âyet, Allah Teâlâ’nın “kayyûm” sıfatını zikrederek “küçük, aracı, özel görevli... tanrılar”a gerek bulunmadığını ifade etmektedir. Çünkü kayyûm, “bütün varlıkları görüp gözeten, yöneten, bir an bile onları bilgi ve ilgisi dışında tutmayan” demektir. “Onu ne uyku basar ne uyur” cümlesi, hay ve kayyûm sıfatlarını pekiştirmekte ve biraz daha anlaşılmasını sağlamaktadır. Uyku basan veya fiilen uyuyan birinin gözetim, yönetim, koruma gibi işleri yerine getirmesi mümkün değildir. Allah Teâlâ’nın kayyûmluğu kâmil ve kesintisiz olduğuna, daha doğrusu kayyûm sıfatı bunu ifade ettiğine göre O’nu ne uyku basar ne de ve gökte ne varsa –başka hiçbir kimseye değil– O’na aittir; yaratanı da gerçek sahibi de O’dur. Âyetin bu mânayı ifade eden parçası “Yalnız O’na aittir” kısmıyla tevhidi öğretirken “başkasına değil” mânasıyla de şirkin çeşitlerini reddetmektedir. Çünkü müşrik toplumlar varlıkları yaratılış, aidiyet ve yetki bakımlarından çeşitli tanrılar arasında paylaştırmışlar; meselâ yıldız, gök, yer... tanrılarından söz etmişlerdir. “Yerde ve gökte” tabiri Arapça’da “bütün varlıklar” mânasında kullanılmakta, adına yer ve gök denilmeyen veya maddî mânada yere ve göğe dahil bulunmayan mekânlar ve buradaki varlıklar da bu ifadenin içine girmektedir. Allah’a ortak koşan kâfirlerin bir kısmı, bu ortakların O’na denk olduklarına değil, O’nun nezdinde reddedilemez şefaat, geri çevrilemez aracılık hakkına sahip bulunduklarına inanmakta ve putlara bu anlayış içinde tapınmaktadırlar. “Allah katında, O izin vermedikçe hiçbir kimse şefaat edemez” mânasındaki cümle bu inancın asılsızlığını ortaya koymakta; şefaatin de izne bağlı bulunduğunu, O izin vermedikçe ve dilemedikçe kimsenin böyle bir yetki ve imkâna sahip olamayacağını özlü ve etkili bir şekilde zihinlere yerleştirmektedir. Allah katında kendisine şefaat izni verilenlerin durumu ve yetkileri, ödül törenlerinde ödülleri vermek üzere kürsüye çağrılan şeref konuklarınınkine benzemektedir. Ödülün kime verileceğini bilen ve belirleyen onlar değildir. Ancak bu merasimi tertipleyenlere göre onlar, şerefli, saygıya lâyık, büyük kimseler olduklarından kendilerine böyle bir imtiyaz verilmiştir. Allah katında şefaatlerine izin verilecek olanlar da Allah’a yakın ve sevgili kullar olacaktır. Allah’tan başka bütün şuur ve bilgi sahiplerinin bilgileri sınırlıdır, doğru da yanlış da olmaya açıktır. Bu genel gerçek şefaat meselesine uygulandığında kimin şefaate lâyık olduğunun da ancak Allah tarafından bilineceği anlaşılır. Çünkü dış görünüşü mâ beyne eydîhim itibariyle şefaate lâyık görülenlerin, kullar tarafından görülemeyen ve bilinemeyen iç yüzleri mâ halfehüm itibariyle böyle olmamaları mümkündür. Allah birdir ve yalnızca O ibadete lâyıktır; çünkü O’ndan başka olmuşu, olacağı, gizliyi, açığı, geçmişi, geleceği, görüleni, gaybı bilen kürsü, “koltuk, sandalye, taht” anlamlarına gelir. Mecazi olarak saltanat, hükümranlık, mülk mânalarında da kullanılmaktadır. Allah Teâlâ’nın üzerine oturulan maddî alet mânasında kürsüsü olamayacağından –bu O’nun bizzat açıkladığı yüce sıfatlarına aykırı düştüğünden– burada kürsüden bir başka mânanın kastedilmiş olması gerekir. Esasen Kur’an’da Allah’a nisbet edilen, “Allah’ın...” denilen her şeyi, O’nun varlığına dahil veya kullandığı bir şey olarak anlamak da doğru değildir. Meselâ “Allah’ın evi, Allah’ın ruhu, Allah’ın emri, Allah’ın kölesi” tamlamalarında Allah’a ait olan şeyler böyledir. Bunlar ne O’nun varlığının bir parçasıdır ne de kullandığı araçlardır; önem ve şereflerinden dolayı O’nun” diye tanımlanmışlardır. İbn Abbas’a göre kürsüden maksat ilimdir. O’nun ilmi her şeyi kaplar. Âyetin bu kısmını, “kürsüden maksat O’nun hükümranlığıdır ve buna sınır yoktur, hiçbir şey O’nun dışında kalamaz” veya “Allah semavatı, arzı, arşı Kur’an’da zikretmiş, fakat bunlardan maksadın ne olduğunu açıklamamıştır. Kürsüsü de böyle bir varlıktır, yerleri ve gökleri içine alacak kadar geniştir. Ne ve nasıl olduğunu ise ancak kendisi bilmektedir” şeklinde anlamak mümkündür. Yüce, kâmil, eşsiz sıfatlarının bir kısmı âyette zikredilen yüce Allah’a, kulların sonsuz gibi gördükleri kâinatı korumak, gözetmek ve yönetmek elbette güç gelmeyecek, O’nu yormayacak, meşgul bile etmeyecektir. Çünkü O yücelerden yücedir, kimse bilmez Yolu Tefsiri Cilt 1 Sayfa 398-401 ÖZGÜN Fatiha Suresi Okunuşu ve Anlamı Faziletli, okunacak ve ezberlenecek sureler, dualarFatiha SuresiAyetel KürsiKehf SuresiFelak SuresiNas Suresiİnşirah Suresiİhlas SuresiFetih SuresiSübhaneke DuasıYasin SuresiNazar DuasıSalavat DuasıAmenerrasulü Bakara Suresi son 2 ayetiLa yestevi
kur an daki dua ayetleri arapça türkçe