Find and share images about tyt denemelerinde en çok çıkan konular online at Imgur. 10 sınıf biyoloji 1 dönem 2 yazılı konuları 5. Sınıf Matematik 2. Dönem 1. Öncelikle, her çocuğun kendine özel bir odaklanma süresi vardır. Temsil sisteminin ne olduğuna göre bu süre 25 dk ile 40 dk arasında değişiyor. Bu odaklanma süresince ders çalışmış olan çocuk en az 5 en çok 15 dk'lık bir mola vermezse ve çalışmaya devam ederse, odak süresinden sonra okuduğu şeyleri boşuna okuyor. DenemeNedir (Edebiyat) Deneme, bir yazarın belli bir konuya ilişkin kişisel duygu ve düşüncelerini anlattığı metinlere denir. Bu tür ilk yazıları 16. yüzyılda Fransız yazar Michel de Montaigne yazdı ve Essais (Denemeler) adıyla yayımladı. Bugün bir çok ülkede ilgiyle okunan edebiyat türünün Buyüzden ehliyethane.net olarak her ders için ayrı ayrı sınavlar hazırlanmıştır. Bu sınavlardan 10 adet çözmeniz durumunda sınavlardan geçecek kadar ders bilgisine sahip olunacaktır. Kısa Hızlı Deneme testleri. 50 Soruluk deneme sınavları adaylar için bazen uzun ve sıkıcı yorucu olabilmektedir. Bu yüzden 25 sorudan En Son Haberler - Herkes belli konularda duygu ve düşüncelerini farklı şekillerde dile getirebilirler. Günümüzde duygu ve düşüncelerin en iyi dile getirilme şekli genellikle denemelerdir. dUgjrn. YKS sınavının olan Temel Yeterlilik Testi için konuları paylaşıyoruz. Sınava çalışmaya başlamadan önce hangi konulardan sorumlu olduğumuzu öğrenmekte fayda var. Bu yazımızda öncelikle TYT Tarih Konuları listesini sizinle paylaşıyoruz. Daha sonra ise TYT Tarih Soru Dağılımı bölümünden hangi konudan hangi sene kaç soru sorulmuş görebilirsiniz. Tarih dersi 20 soruluk TYT Sosyal Bilimler testinin içinde sorulmaktadır. 5 Tarih sorusu karşımıza çıkıyor. Alttaki tablodan güncel ÖSYM, YÖK ve MEB tarafından yayınlanan bilgilere göre hazırlanmış 2022 TYT Tarih Konuları ve Soru Dağılımını öğrenebilirsiniz. KONULAR Tarih ve Zaman İnsanlığın İlk Dönemleri Orta Çağ’da Dünya İlk ve Orta Çağlarda Türk Dünyası İslam Medeniyetinin Doğuşu Türklerin İslamiyet’i Kabulü ve İlk Türk İslam Devletleri Yerleşme ve Devletleşme Sürecinde Selçuklu Türkiyesi Beylikten Devlete Osmanlı Siyaseti Devletleşme Sürecinde Savaşçılar ve Askerler Beylikten Devlete Osmanlı Medeniyeti Dünya Gücü Osmanlı Sultan ve Osmanlı Merkez Teşkilatı Klasik Çağda Osmanlı Toplum Düzeni Değişen Dünya Dengeleri Karşısında Osmanlı Siyaseti Değişim Çağında Avrupa ve Osmanlı Uluslararası İlişkilerde Denge Stratejisi 1774-1914 Devrimler Çağında Değişen Devlet-Toplum İlişkileri Sermaye ve Emek XIX. ve XX. Yüzyılda Değişen Gündelik Hayat XX. Yüzyıl Başlarında Osmanlı Devleti ve Dünya Milli Mücadele Atatürkçülük ve Türk İnkılabı Güncel TYT tarih konuları üstte ki şekildedir. TYT tarih için tarihi filmler izleyebilir, kitaplar okuyabilirsiniz. Bunun yanında dersi derste dinlemek size çok katkı sağlayacaktır. Alttaki tablodan hangi yıl hangi konudan ne kadar soru çıkmış görebilirsiniz. Ayrıca bu tabloya göre de çalışmalarınızı şekillendirebilir ve TYT sınavında daha iyi bir başarı elde edebilirsiniz. TYT Tarih Soru Dağılımı SORU DAĞILIMI 2022 2021 2020 2019 2018 2017 2016 2015 2014 2013 2012 2011 Tarih ve Zaman – – – – – 1 1 1 1 1 1 1 İlk ve Orta Çağlarda Türk Dünyası 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 İslam Medeniyetinin Doğuşu – – – – 1 1 1 1 1 1 1 Türklerin İslamiyet’i Kabulü ve İlk Türk İslam Devletleri 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 – Beylikten Devlete Osmanlı 1 – – 1 1 2 1 1 1 – 1 1 Dünya Gücü Osmanlı – – – – – 1 1 1 1 1 1 1 Değişim Çağında Avrupa ve Osmanlı – – – – – – 1 – – 1 – – Uluslararası İlişkilerde Denge Stratejisi 1774-1914 – 1 1 – 1 1 1 2 2 1 1 2 XX. Yüzyıl Başlarında Osmanlı Devleti ve Dünya – – 1 – 1 2 2 2 1 1 1 3 Milli Mücadele 1 1 1 1 – 1 2 – 2 3 4 2 Atatürkçülük ve Türk İnkılabı 1 1 – 1 – 4 3 5 4 4 5 5 SORU SAYISI 5 5 5 5 5 15 15 15 15 15 17 17 Soru dağılımları da bu şekildedir. Her sene soru çıkan konulara çalışırken mutlaka daha fazla önem vermenizi tavsiye ederim. PDF dosyasına geçmeden önce altta bulunan butona tıklayarak tüm YKS konularına ulaşabilirsiniz. TYT Tarih Konu Takip Çizelgesi PDF İnternet üzerinden konuları araştırmakla uğraşmak istemiyorsanız ÜnRehberi ekibi tarafından hazırlanan konu takip çizelgesini PDF olarak indirebilirsiniz. PDF üzerinden konulara yönelik bitirdiğiniz kitapları da takip edebilirsiniz. TYT Tarih Konu Takip Çizelgesi Tıkla PDF İndir TYT Tarih Konuları ve soru dağılımı hakkında aklınıza takılan sorular varsa yorum kısmından ÜniRehberi ekibine sorabilirsiniz. Sitemizde pek çok yararlı makale bulunmaktadır. Kendinizi geliştirmek istiyorsanız sitemizde takılmanızı tavsiye ederiz. Başa dön tuşu Deneme örnekleri bir edebi tür olarak çoğu zaman kabul edilmez ve normal bir yazın türü olarak ifade edilir. Bu makalemizde deneme nedir, deneme özellikleri, deneme yazarları ve kısa deneme örnekleri konularından bahsedeceğiz. Deneme Nedir? Bir yazarın, herhangi bir konuda ki öz düşüncelerini yansıttığı ama yansıtırken okuyucuya bunu dayatma gibi bir düşüncesinin ve amacının olmadığı yazılara Deneme denir. Deneme yazarı, bir konuyu derinlemesine incelemek ve o konu ile ilgili kişisel görüşlerini ifade etmek üzere yazıyı kaleme alır. Kişisel bilgilerini genellikle basma kalıp ifadeler ile değil, bilimsel veriler ile destekleme amacı güder. Ve bu da genellikle dipnotlar ile desteklenir. Ama bilimsel verilerden yararlanmasına rağmen, deneme yazarı bunu karşıdakine kabul ettirmek zorunda kendini hissetmez. Ve bu da onun içtenliğine bağlı olarak okuyucular tarafından zaten değerlendirilir. Deneme türü, diğer türler arasında en zor olanıdır. Bu yüzden bu yazın türünün özelliklerinden bahsetmek istiyoruz. Deneme Türünün Özellikleri Nelerdir? 1- Deneme türünde yazar bir konu ile ilgili fikirlerini detaya girmeden okuyucu ile paylaşır. Ama konuyu derinlemesine incelemek üzere o konuyu ele alır. Ve o konu etrafında çeşitli örneklemeler yaparak denemesini biçimlendirmeye çalışır. 2- Deneme türünde yazar, öğretici anlatım türüne başvurur. Ve bir konu ile ilgili bilgiler vererek okuyucuları o konu hakkında bilgilendirmeye çalışır. 3- Denemede konu özgürce seçilir ve genellikle yazar o konuyu gündemden seçer. Mesela, politik bir konu ile ilgili fikirlerini sunmak için siyasi bir konuyu ve bu konunun aktörlerini seçebilir. Kendi fikirlerini bazı argümanları kullanarak ispat etmek ister Ama buna mecbur değildir. 4- Denemenin en önemli özelliklerinden biri de yazıyı yazarken, kendi kendisi ile konuşuyormuş havasında yazı yazar. Arada hiç kimsenin olmadığını ve kendisini bir okuyucusunun yerine koyuyormuş gibi yazar. 5- Deneme türünde yazar, dili oldukça akıcı ve saf şekilde kullanmaya çalışır. Abartılı ve ekstra kelime ya da cümle kullanmamaya özen gösterir. Toplumun her kesiminin anlayacağı dili kullanır. 6- Yazar deneme yazısı yazarken farklı düşüncelere saygı gösterir. Bunu dilerse yazısında kaynak göstererek ya da tanık göstererek de aktarabilir. 7- Deneme yazarı ele aldığı konuyu tüm samimiyeti ve içtenliği ile okuyucuya aktarır. 8- Deneme yazarı konu sonunda ele aldığı konuyu bir yargıya ya da sonuca bağlamak zorunda değildir. Bunu yapmak yerine son cümleyi; “Peki ya siz ne düşünürdünüz?” ya da “Peki ya siz bu durumda ne yapardınız?” türünden sorular ile bitirir ve topu okuyucuya atar. 9- Denemeler günübirlik yazılardır ve sadece o anı ya da o zaman dilimini etkileyen konuları ele alır. 10- Denemede hayali yaklaşımlar da söz konusu olabilir. Yani tamamı ile soyut düşünce ve fikirler de belirtilebilir! Dünya Edebiyatında Deneme Dünya Edebiyatında Deneme’nin ilk yazılı örnekleri, ”deneme” sözcüğünün bile ortaya çıkmadığı eski Latin ve Yunan ve edebiyatlarında görülmektedir. Örneğin, Eflatun’ un ”Diyaloglar”, Cicero’nun ”Kimi Eserleridir”, Epiktetos’un ”Sohbetler”. Seneca’nın ise çoğu eserlerinde de denemeler bulunmaktadır. Geçmişten günümüze bakıldığında bugün anlamdaki denemenin kurucusu 16. yüzyıl Fransız yazarı Michel de Montaigne’dir 1533-1592. Denemenin türünün ilk yazılı örneklerini veren Montaigne, yazdığı metinlerin deneyimlerinin iletilmesine yönelik ve kişisel düşünce ve edebî parçalar olduğunu vurgulamak için ”deneme essai” ismini kullanmıştır. Bu arada çok ünlü İngiliz yazar Charles Lamb ve Francis Bacon 1561-1626 da bu türde eserlere yer vermiş ve bu türü geliştirmiştir. Fransız edebiyatında Alain Andre Gide 1869-1951 ve İspanyol edebiyatında ise Miguel Dunamuno, Alman edebiyatında R. Maria Rilke sanatçılar da bu türdeki yazılı eserleriyle ünlenmiştir. Türk Edebiyatında Deneme Türk Edebiyatında Deneme türü, Türk edebiyatına Tanzimat’tan sonra Batı’nın da etkisiyle girmiştir. Deneme çok daha önceleri olmak üzere , ”Tecrübe-i Kalemiyye kalem tecrübesi” ,”Musahabe” gibi isimler ile adlandırılmıştır. İlk özel gazete Tercümân-ı Ahvâl 1860’da yayına girmesinden sonra itibaren gazetelerde çıkan farklı yazılar, zamanla ayrı bir tür olan deneme için anlatım, yaklaşım ve dil, bakımından farklı alt yapı oluşturulmuştur. Türk edebiyatında ilk deneme kitapları şunlardır; Falih Rıfkı Atay’ın Eski Saat 1933, Bayrak 1970, Niçin Kurtulmak 1953, Çile 1955, İnanç 1965, Pazar Konuşmaları 1966, Kurtuluş 1966, Mahmut Sadık’ın Takvimden Yapraklar 1912; Ahmet Haşimin Bize Göre 1928, Gurebahanei Laklakan 1928; Refik Halit Karayın Bir Avuç Saçma 1939, Tanrıya Şikâyet 1944;Bir İçim Su 1931, İlk Adım 1941, Üç Nesil Üç Hayat 1943, Makyajlı Kadın 1943, Ahmet Haşimin Eşkâl-i Zaman 1918 ve pek çok yazısı; gibi Kısa Deneme Örnekleri Bakıldığında deneme örnekleri elbette kısa olmaktadır. Tabi ki uzun denemeler de yazılabilir. Bu arada farklı ve tüm konularda deneme yazılabilir, bu konuda bir sınır yoktur. Gündüz Vassafın Cehenneme Övgü, adlı deneme kitabı örnek gösterilebilir. Deneme yazısı örnekleri yazılabilir daha fazla oluşturulabilir ama daha fazla olmadan kısa deneme örneği ile bitiriyoruz. Montaigne – Denemeler, Babalar Ve Çocuklar Çocukların babalarına karşı duydukları saygıdır. Duygu ve düşünce olarak karşılıklı beslenen dostluk onlar arasında kurulamaz. Dünyaları çok ayrıdır, çünkü üstelik bu dostlukları da pekiştirir. Babalar bütün düşüncelerini çocuklarıyla konuşamazlar, onlarla sırlarını paylaşmazlar, dostluğun en önemli amaçlarından biri de birbirlerini uyarmalar, akıl vermeleri çocukların da babalarına yapabilecek şeyler değildir. Kimi toplumlarda çocukların babaları, babaların çocukları zorda bırakma durumu mevcuttur. Çocuklar ile babalar arasında doğuştan bağları hor gören filozoflarda mevcuttur. Mesela, Aristippos bunlardan sadece bir tanesidir. Kendi kanından ve kendi canından olan çocuklarını nasıl sevmediği söylenince. Aristippos demiş ki Yere tükürmüş, bu tükürük de benden çıktı, pislik şeylerde benden çıkıyor demiş. Plutarkhos’un kardeşini biri ile barıştırmak istediğinde şöyle söyler Aynı karından olduğumuzdan dolayı kardeşimin benim için büyük önemi yok der. Babalar ve çocukları farklı mizaçlar da olabilirler, kardeşlerde aynı. Montaigne – Denemeler, İnsan Bilgisi Alçakgönüllülüğün başka bir çeşidi vardır ki kendini yüksek görmekten gelir. Birçok şeylerde bilgisizliğimizi kabul ederiz, akıl erdiremediğimiz taraflar olduğunu edebimizle açığa vururuz. İsteriz ki bizi dürüst, namuslu adam bilsinler ve başka şeyleri bildiğimizi ileri sürdüğümüz zaman inansınlar bize. Anlaşılmaz şeyleri, mucizeleri uzakta aramaya ne lüzum var, her gün gördüğümüz şeyler arasında öyle anlaşılmaz gariplikler var ki mucizeler oyuncak kalır onların yanında. Bizi dünyaya getiren tohum, o bir damla akıt ne müthiş şeydir. İçinde babamızın yalnız beden biçimi değil, duyguları, düşünceleri, eğilimleri bile var. Bu bir damla su bunca halleri neresinde saklıyor? Montaigne – Denemeler, Kanunlar Üstüne Kanunlar doğru oldukları için değil, kanun oldukları için yürürlükte kalırlar. Kendilerini dinletmeleri akıl dışı bir güçten gelir, başka bir şeyden değil. Mistik olmak işlerine gelir. Kanunları koyanlar da çok kez budala, ya da eşitlik korkusuyla haksızlığa düşen kimselerdir. Nasıl olursa olsunlar, insandırlar nihayet, her yaptıkları şey ister istemez sudan ve değişkendir. Kanunlardan daha çok, daha ağır, daha geniş haksızlıklara yol açan ne vardır? Nurullah Ataç – Dilimiz Üzerine Dilimiz, konuşma dilimizden çok, yazı dilimiz yıllardan beri, yüzyılı aşkın bir zaman ile durmadan değişiyor. Değişmesini bir dileyen oldu bir buyuran oldu diye değil, değişmesi gerektiği için değiştirmek zorunda olduğumuzdan içimizden duyduğumuz için değişiyor. Elimizdeki dille dünden kalan dille istediğimizi söyleyemediğimiz istediğimiz gibi söyleyemediğimiz için değişiyor. Bu değişme bir bakıyorsunuz hızlanıyor çok kimseleri şaşırtacak başlarını döndürecek kadar hızlanıyor, bir bakıyorsunuz ağırlaşıyor artık duracak sanıyorsunuz. Ama durmuyor. Durdurmak kimsenin elinde değil, durdura bilsek çoktan durduracaktık. Yazarlarımızın çoğu başlangıçtan beri bu değişmeye sinirleniyor, bu değişmeyi istemiyor. Kimi öfkelenip bağırıyor. Sonra öfkelenen de eğlenip alay edeni de değişmeye uyuyor, dilini değiştiriyor bir gün önce istemediği yeni dille yazıyor. Türkçe’de yazı dilimizden Arap dilinin Fars dilinin kurallarına göre kurulmuş isim sıfat takımlarının nasıl kaldırıldığını bir düşünün. Yazarlarımız en ünlü yazarlarımız karşı koymak için neler yapmadılar! “Terkipler kalkarsa Türkçe yazı yazılamaz. Dilimiz çirkinleşir. ” dediler. Ahmet Haşim – Bize Göre Kürk Nereden geldiği ve nasıl başladığı meçhul bir kürk modası, İstanbul’un hemen bütün kadın tabakalarına yayıldı. Bu moda, dedelerimizin ve ninelerimizin bildiğimiz kürkünü çevirip sırta geçirmek ve kurt veya goril gibi, iri cüsseli bir hayvana benzemek tuhaflığından ibarettir. Bu moda, o kadar yayılmış ki, şimdi kastor mantosu olmayan hanımın, hiç olmazsa kedi veya fare derisinden bir kürkü olması gerekiyor. Tırnaklarını uzatıp sivriten ve vücudunu baştan başa tüylü göstermek isteyen kadın, belli ki insandan başka bir hayvana benzemek için uğraşıyor. Kadınlarda bu insan şeklinden uzaklaşma meylinin sebepleri ne olsa gerek? Ahmet Haşim Frankfurt Seyahatnamesi Kımıldamayan Işıklar Seyahat ne kadar rahat ve eğlenceli olursa olsun yine için için, anlaşılmaz bir endişe tohumu taşır. En iptidai ve ağır kervan yürüyüşlerinden en süslü ekspres ve tantanalı vapur seyahatlerine kadar yolculuğun bütün çeşitlerini denedim, hepsinde de aynı gizli acının içimi ısırdığını duydum. Akşam yolculuğun en keskin duygu saatidir. Yolcu üzerinde karanlığın bu tesiri nereden geliyor? Uzaklardan, insanlığın ta ilk hayvani gecelerinin hatıralarından. Gece korku vaktidir. Göz artık vazifesini yapamadığı için yanlış şeyler görmeye başlar. Her gölge oyunu, her ot titreyişi, her yaprak kımıldayışı bir düşman hissini verir. Sinirlerin diken diken olduğu bu karanlık saatlerde hayvanların birçoğu için toplanmaktan, tünemekten veya ine çekilip uzanmaktan ve yatmaktan başka yapacak bir iş yoktur. Elektriğin keşfine rağmen medeni şiir vahşi şiir gibi hala gece başlangıcının getirdiği hüzünden ve karanlığın uyandırdığı faciadan bahseder. Gecenin karanlıkları içinde seyyah nedir? İnine girmemiş, yolunu şaşırmış ve her an bir düşmanın pençesine av olmak tehlikesi karşısında kalmış titrek ve zavallı bir hayvandır. Vagonların çelik şangırtısı veya geminin gürültüsü içinde, esrarengiz bir talih işaretine doğru giden bir yolcu için sahilin her kımıldayan ışığı, yerlerini ve adetlerini değiştirmeye lüzum görmemiş makul insanın mesut bir toplanma noktasıdır. Yolcu o ışıklara baktıkça kendisini siyah rüzgarlar eline düşüren deliliğini düşünür ve uzaklarda bıraktığı ılık bir oda ile dost bir lambayı, içi sızlayarak, hatırlar. ÖRNEK 1 Anadolu Ezgisinden “Anadolu’ya Armağanımız Yaylalar Sen yağmur ol ben bulut Yaylada buluşalım. Anadolu, senin üzerindeki buluşumuzdu yaylaların. Bizim güzellik duygumuzun buluşu olarak sana yayaları biz armağan ettik. Bizden önce bazı dinlerin tapmaklarının kurulduğu tepelerinden söz edilir. Orada kâhinler gelecekle ilgili bilgiler vermeye çalışırdı. Bu ümit ve korku tacirlerinin dağlarda aradıkları yalnızca gelecekle ilgili bazı sırları anlamaktı. Yükseklik yalnız onların ruhundaki geleceği bilerek insanlara pazarlama isteğini kabartıyordu. Korkularını gidermek, dertlerine bir çözüm yolu bulmak ve gelecekle ilgili bilgi almak dışında dorukları sevdikleri için dağlara çıkan başka bir toplum yaşamadı senin bağrında. Oysa biz, çok eskiden beri atalarımızın ruhlarının Tanrıya daha yakın olmasını isteriz. Yüksek dağ yamaçlarını gördüğümüz zaman, bu yükseklik ve heybet karşısında şapkamızı çıkarırdık. Çünkü gökyüzünün gizemli derinliği bu tepelerin üzerindeydi ve buna insanoğlu ancak şapka çıkarabilirdi. Ama biz, galiba bütün başı dumanlı dağlarımızı “Sonsuzluğa kalkacak gökyüzünde demirli bir gemi gibi” gördük. Bir tek özlemimiz vardır Sonsuzluğun kapısını tutmak ve yükselmek… Çünkü bir yerlerden kopup düşüşümüzün izleri ta iliklerimize kadar işlemişti. Yaylalar sonsuzluğa açılan yolun kapılarıydı. Kır çiçeklerinin bin bir çeşit kokusunu, çimenlerin taze ve yeşilin değişik tonlarında yamaçlara yayılmış güzelliklerini hep yüksek yerlerde bulduk ve ona yayla adını verdik. Dağlar bize insan ayağı basmamış diri güzelliklerini sundu ve biz diri güzelliklerin özlemiyle yanıyorduk. Yaylalar bizi serinletti. Otun en tazesiyle beslenen kekik kokulu hayvanlarımızın sütünü içtik. Doğrusu dağlar bizim dostumuz, yaylalar otağımızdı. Bu yaylaların bin bir çeşit güzelliklerini taşıyan dağlar bizim dostumuzdur. Yeri gelir ona kızarız. Yeri gelir ona sırtımızı dayarız. Yaylalar bizim bu topraklarda kalışımızın gizlerini taşır. Çünkü Anadolu topraklarının denizden gelen buğulara karşı direnci yoktur. Fakat o buğular bir tek yaylalara çıkamaz. Çünkü dağların başı dumanlıdır. Çünkü dağlar bizim dağımız, dert ortağımızdır. İç Anadolu’nun kavurucu sıcaklarında yaylalarımızdaki yatırlarımız, bizi bir sedir ağacının gölgesinden çağırdı. Ve biz gittik, üzerine geceleri nur indiğine inandığımız bu dağ yamaçlarında, sıcağın yok edici etkisinden korunduk. Bu dingin ve siyahi lacivert gökyüzünde sonsuzluğun öteki yüzünü gördük. Bu öteki yüzü evrenin gizli bestesini söyledi bize. Bizim yaylalara çıkışımızda sonsuzluğu izlemenin ruhumuzda doğurduğu doyumsuz zevk yatar. Tanrı’yı ve Tanrı’nın birliğini, yıldızları avucumuzda gibi bulduğumuz yayla gecelerinde anladık. Bu ne zamandı bilmiyoruz. Çünkü bizim varoluşumuz kadar eski bir olaydı. Yaylalarda, bataklıklarla iç içe olan bölgelerde yazın oluşan sivrisineklerin yaydığı sıtma mikrobuna karşı doğal bir korunma oluşturduk. Çünkü sert yayla rüzgârları sivrisineklerin düşmanıydı. Serin yayla geceleri sivrisinekleri yaşatmazdı. Bunu Anadolu’ya biz öğrettik. Bizden önceki toplumları yüz yıl içinde yok eden bu salgını nasıl dize getireceğimizi gösterdik. Terin oluşturduğu sıcağın, rutubetin insan kemiklerini bile çürüttüğü boğucu yaz sıcaklarının etkisine karşı durmanın yollarını bu dağ yamaçlarındaki yaylalarla bulduk. Bizden önceki toplumların tanrılara bıraktıkları yüce dağ başında bulutlarla, sert ve yakıcı rüzgârlarla arkadaş olmanın zevkini, tanrı taslaklarının elinden alarak insanların emrine verdik. Kazdağları’nda, Bozdoğan yaylasında, Sorkun’da, bin bir çiçeğe yaylalar gibi ad verdik. Yalnız yıldızların aydınlattığı gece yanlarında Samanyolu üzerinde insanların yürüyebileceğini biliyorduk, Anadolu yaylalarında bunu bir kere daha yaşadık. Külek Boğazının en güzel bölgesine kurduk yaylalarımızı. Yazları Adana cehenneminden, İskenderun cehenneminden Tekir ve Belen yaylalarına çekildik. Anadolu’da nerede bir yayla varsa adı Türkçe’dir. Çiçeği Türkçe’dir. Suyu Türkçe, pınarı Türkçe’dir. Yayla içimizde depreşir bir özlemdir. Bir tutkudur ve onu içimizden söküp atamayız. Çünkü o bizimle var ve var olmaya devam edecek. Bütün basın ve yayın kurumlarının hep birlikte bizi deniz kıyılarına çekme çabalarına karşı, insanımızın gittikçe artan bir istekle yaylalara çıkması işte bundandır. Yaylalar Anadolu’da oluşturacağımız bizim, bize özgü toplum düzeninin nirengi noktalarından biridir. O yeniden bizi buldu. Biz de ona yeniden kavuştuk. Anadolu’da yaylalarını yeniçağda yeniden yaşamalıyız. Her ilde bir yaylamız vardı; Şimdi de olacak. Her yayla zamanı gelişinde yerimizden kalkalım ve yaylalara taşınalım. Bu yılda iki kere yapılan değişim, bizim dinamizmimizin kaynağıdır. Yerimizden kalkalım, ciğerlerimizi oksijen ve kekik kokusu kaplı yayla havasıyla dolduralım. Hücrelerine kadar bütün bedenimizi temizleyelim. Daha renkli, daha değişik, daha temiz. Her şeyimizi iki ayrı dünyaya ayıralım. Yaz sıcaklarında yaylalar, kış soğuklarında kentler. Belki yaşadığımız hayatın monotonluğuna böyle direnebiliriz. Yaylalarımız bizim sayfiyelerimiz olsun, sağlık merkezlerimiz olsun, kendimizi yenilediğimiz, dinçleştiğimiz yörelerimiz olsun. Bugün 21. yüzyıla giren toplumumuza omuz veren aydınlarımızın bunu görmeleri gerekir. Dünyada tahrip edilen ve yok edilen doğaya karşı durabilmenin ipuçları yaylalarımızdır. Kirlerin, kimyasal atıkların ovalara, vadilere su yataklarına akarak düzlükleri kapladığı dünyamızda, bizi pisliklerden koyacak yaylalarımızdır. Onları aydınlar olarak yeniden keşfetmeliyiz. Yaylarımız bizim güvenliğimizdir. Çünkü onlar düzlükleri tutar. Yayları tutanlar düzlükleri de tutar. Yaylalar bizim sağlığımızdır. Çünkü güneşin, rutubetin, çevre kirliliğinin oluşturduğu sağlık problemlerinden kurtarır. Yaylalar bizim güzelliğimizde. Çünkü el değmemiş güzelliklerin yeşerdiği, canlandığı ve estiği bölgelerdir. Yaylalarda yeni güzellikler bulmak için de Anadolu’nun yakın geçmişine yönelmeliyiz. Çünkü yayla çiçeği kokuşlu sevgililerin, elif elif koktukları güzelliklerin oluştuğu gözelerdir yaylalarımız. Her birimizin yüreğinde bir gurbet duygusu oluşursa, onda varoluşumuzun anısı yaşıyor demektir. Ve o insanoğlunun gönlünü ve beynini kemiren, gökyüzünün derinliklerine tırmandıran bir tutku olmuştur, insanoğlunun gönlü biraz divanedir. Gezer durur. Onu eğlemenin yolu Anadolu’da geçmişte içten içe söylediğimiz yayla türkülerimizdir “Yörük de yaylasında yaylayamadım Divane gönlümü eyleyemedim.” Aydınlarımız, artık yaylalarında yaylamalıdır. Kendilerine çizdikleri kuytu ve izbe meyhanelerdeki sigara dumanına karışmış entel dedikodularından kurtulmanın yolu budur. Çünkü dedikodular yüksek sanat duygularını körelten, ilkel merak ve kıskançlık duygularından beslenir. Yazları sıcak ve nemli Akdeniz gecelerinin insanın ruhunu ve tenini kemirdiğini, ilkel cinsellik dürtülerinin yaratıcı sanat yeteneklerini körelttiğini bilmelidirler. Barlar, ışıklı caddeler, içki, kadın ve henüz açığa çıkmamış birçok sapkın duygularla Akdeniz sahillerine bağlı kalanların, sanat edebiyat ürünleri veremediklerini bilmelidirler. Aydınlarımız bunu düşünmelidirler. Hem kendileri için, hem içinde yaşadıkları toplum için. Yaylalarımıza dayalı daha güzel, daha temiz bir dünyayı oluşturup, karşısında sorumluluk duygusu taşıyarak durduğumuz insanımıza, daha güzel, daha sağlıklı bir geleceğin ipuçlarını vermeliyiz. Sanat dokusunun gençleşmesi ve diri kalması için de yüksek dağ yamaçlarına ihtiyaç var. Çünkü monotonluklar, güzellikleri yok eden bıkkınlıklardır. Bu bıkkınlığın ilacı ise teknolojinin getirdikleri ile doğanın güzelliklerini kaynaştırmaktır. Bu toprakların geçmişi bu topraklardaki yok oluşu anlattığı gibi, binlerce yıl yaşamanın yollarını da göstermektedir. Bize düşen görev, bunları bulmak ve yılmadan toplumumuza taşımak, göstermek, yaymak ve yaşatmaya çalışmaktır. Elbette bu bütün aydınların görevidir. Ancak önce edebiyatçılara düşer.” Alemdar YALÇIN ÖRNEK 2 Tuncay Terzihanesi’nden “Merdiven 40’a Dayanır! Merdiven bir kurtarıcıdır her şeyden önce. öyle olmasaydı, üstünde merdiven taşıyan kırmızı renkli arabalara, trafikte geçiş önceliği tanınır mıydı? Harfler ile çıkarız sözcüklerin katına. Oradan da tümcelere… Bu yüzdendir ki, bir merdiven görünümündedir, “Harf” sözcünün ilk harfi. Bir oyun alanıdır merdiven. Efendim, basamakları geniş olanlar için bu düşüncemin doğru olduğunu mu söylüyorsunuz!?. Ama ben, basamaktan değil, tırabzandan söz etmek istiyorum. Tırabzan ki, kaydırağıdır, annelerinin oyun parkına götürmedikleri çocukların… Ve tahta bir merdiven kızak oluverir çocukların altında, karlı bir kış gününde. Tırabzandan kayan çocuk neşe içinde gülümserken, yanından hızla geçtiği adam, üç-dört basamakta bir durmakta ve soluklanmaktadır. Ne de olsa çocuk, merdiven dayamamıştır yaşlılığa. Merdiven dayamak!.. Bir insanın yaşı sorulduğunda yanıt olarak kullanılır bu deyim “Ellisine merdiven dayadım”. .. Yirmisine merdiven dayadım, denmez oysa. Ya da otuzuna!.. Kırk!.. Evet kırk yaştır, merdiven dayamak deyiminin kullanıldığı alt sınır. Türkçe deyimlerin güzelliğine borçlu olduğumuz şiirlerden biri de, Ahmet Haşim’in “Merdiven” adlı şiiridir Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak Ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak… Son basamağında ölüme çıkılan tek merdiven idam sehpasınınkidir. Amerika’nın Leavenvvorth hapishanesindeki bir mahkûm, kaldığı tek kişilik hücrenin penceresinden kendisi için kurulan idam sehpasının yapılışını seyreder. Marangozun birkaç basamaklı merdivenin tırabzanını büyük bir itina ile zımparaladığını görünce de sorar “Bunu neden yapıyorsun?”… Marangoz alaycı bir şekilde gülümser “Eline kıymık batmasın diye”… Annesinin çabası sonucu Cumhurbaşkanı tarafından idamdan kurtulan mahkûmun adı Robert Stroud’dur. Ama siz onu “Alcatraz Kuşçusu” olarak tanırsınız. Merdivenli sokakları olan kentleri severim. Çocukluğum Trabzon’un “Merdivenli Sokağı”r\öa geçti ne de olsa. Ne de güzel sokak adları var İstanbul’un Merdiven Sokağı, Merdiven Yokuşu, Merdivenli Bayır, Merdivenli Çeşme, Merdivenli Hamam Çıkmazı… Kocaman bir kasabaya dönüşen İstanbul’un “Merdivenköy”ü bile var. Ama eski istanbul kartpostallarında gördüğümüz Yüksekkaldırım’ın basamakları, dar bir şerit hâlinde, otomobillere açılan yolun iki yanına sıkışıp kalmıştır… Rıfat İlgaz, çantası dolu olarak Yüksekkaldırım’ı çıkan Postacı llhami Efendiyi anlatır “Bu Merdivenlerden”adlı şiirinde Bir düşün, ne demiş Haşim Amcan, Vermiş de tatar böreğini gövdeye, Ağır ağır çıkacaksın demiş, bu merdivenlerden, Böyle soluk soluğa değil! Rıfat Hoca’nın, dizelerinde Ahmet Haşim’i alaya aldığı şiirin yanı sıra, irlandalı yazar Bernard Shaw’un da, Hollywood filmlerini eleştirirken merdiven kullandığı görülür “Hollyvvood’da bir filmin yüzde doksan beşi,merdivenlere tırmanıp inmekten ya da arabalara girip çıkmaktan oluşuyor. Oyunlarım, onların çok ilgi duyduğu merdivenlerde geçmiyor. Böyle olunca da, sinema sanatından anlamadığım söyleniyor.” Merdiven çıkarken bir başkasının önüne geçmek uğursuzluktur. Merdiven altından geçmeye kalkışmak da öyle!.. Bunun nedeni, merdivenlerin Tanrılara uzanan yollar olduğu inancıdır. Bu inançlar günümüzde varlıklarını sürdürseler de, basamakların tahtadan yapılması inancı terk edilmiştir. Demirden basamak yapılmaz. Tanrılar, yeraltından maden çalan insanlara kızabilir ne de olsa!.. “Maazallah”deyip, kulağımızı çekerek tahtaya vurmalı üç kere. Ne asansör, ne “yürüyeniileri pabucunu dama atabilmiştir merdivenin!.. Daha doğrusu atmıştır da, o kendisini duvara dayayıp çıkıp almıştır her seferinde. Merdiven güvenilir dostlarından biridir insanlığın. Başımızın sıkıştığı anda yardımımıza koşar merdiven. Unutmayın, binalarda “Yangın asansörü” değil, “Yangın Merdiveni” vardır!.. Bu yazının sonuna da Sunay Akın’ın şu dizeleri ne de yakışır Ah! Şu benim şair yalnızlığım bir yangın merdiveni gibidir umut apartmanının arkasında pas tutarken yüreğim ayakta duruyorum yıkılmadan çocukların kayacağı bir tırabzanım olmasa da” Sunay AKIN ÖRNEK 3 Eşekler, İkindiler, Yetişimler’den “Sessizlikten Gürültü – Patırtı İçine Yalnızlık sonrası gürültü-patırtı içinde yuvarlanıp giderken, aklıma gelip de dilimin ucundan dökülen olumlu yönelimler, keşke artık hep gerçekleştirdiğim, birlikte gerçekleştirebileceğimiz şeyler olsa! Nasıl olduysa oldu, hangibirini anabilirsin, kimbilir neler ardından, kaşla göz arasında filozofların “metafizik” diye nitelediği öteler’e tırmanıvermişim günlerden birgün. Her şey yerinde, zamanında ama. Ipinucunu kaçırmadığım inancıyla işte o hepimizin gümbürtülü günübirlik yaşamındayım. Kat kat yapayalnız yalnızlıklardan sonra bana bambaşkaymışım gibi geliyor artık. Kırk yılda bir, börtü böcek dışında, hiçbir sesin, şamatanın duyulmadığı bir açık havada, dinç bir sevinç içime usul usul yayıldığı zamanlarda, ilerde, sen yokken de böylesi anlar yaşanacak, diye kendi kendime mırıldanırcasına düşündüğümde doğrusu kendimi tutamayıp birşeyler de çırpıştırıyorum. Sık sık yazılan yazılardan başka kıvamda şeyler bunlar. Sözüm ona kuşbakışı pek çok yapmacık söylevden bambaşka, şeyler. Değerbilirlerin dikkatinden kaçmayacağı sanısıyla belirtelim yalanın yanlışın alınıp satıldığı pazar yeri ortamında, kulak verilmesi gereken eylemler, söylemler bunlar. Gürültü-patırtının kesilmesinden sonradır ki işler nice özveriyle doğru-dürüst kotarılabiliyor. Hep böyle değil miydi zaten? Eski savaşlarda atlıların ardından gelen yaya güçlerin omuzlarındaydı savaş yükü. Acele edip günümüzde bu değişti diye kesip atmayalım. Bakıyorum da, şamatayla kabara kabara heryanımı saran olaylar ortamında, çoğun izlence taslağı olarak kalıyor gözlem ve özlemlerim. Ne çıkar ama insansız. Tarih boyunca hep böyle olmamış mıdır insan- toplum-devlet yaşamını gönlünce katkılandıramasa da, birinin tasarlayıp düşündüğü istenç, ola ki, başka birilerinin düşünme – eyleme esinlerini kımıldatabilir. Şu sıralar aklımı en çok kurcalayan şeyler mi? Özerin özeti yaşamın, insan-toplum-devlet odaklı sorun burgaçları…” Nermi UYGUR » “Deneme” sayfasına dön! Yorum Yap! Yazı Ayrıntıları... Yazdır! Bu Yazıyı Paylaşın! Hepinize merhabalar sevgili sınav adayları, bu yazımızda sizler için TYT sınavında en çok çıkan konuları paylaşıyoruz. Öncelikle şuna dikkat edelim, altta paylaşılan tablolar sadece soru dağılımlarıdır. Sınavın konularını öğrenmek istiyorsanız YKS TYT Konuları yazımıza bakabilirsiniz. TYT en çok çıkan konular için ise Türkçe, Matematik, Geometri, Tarih, Coğrafya, Felsefe, Din Kültürü, Fizik, Kimya, Biyoloji dersleri için alttaki listeden hangi konuların en çok çıktığını görebilirsiniz. Her yıl çıkan soru sayılarına göre en önemli konuları sizler analiz edebilirsiniz. Her sene soru çıkan konuları ve en çok soru gelen konuları mutlaka öğrenmelisiniz. TYT Matematik En Çok Çıkan Konular SORU DAĞILIMI 2022 2021 2020 2019 2018 2017 2016 2015 2014 2013 2012 2011 Temel Kavramlar 3 3 1 4 4 4 3 – 4 2 – – Sayı Basamakları 1 2 1 2 1 2 2 1 – 2 2 1 Bölünebilme Kuralları 1 1 1 1 – – – 1 2 – – 1 OBEB-OKEK – – – – – – – 2 1 2 5 – Rasyonel Sayılar 2 – 3 1 – 1 1 1 2 1 2 4 Basit Eşitsizlikler 1 1 1 – 1 1 1 2 – 1 1 – Mutlak Değer 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 Üslü Sayılar 1 1 1 1 – 2 2 2 2 1 3 3 Köklü Sayılar 1 1 1 1 1 2 3 1 0 – 2 1 Çarpanlara Ayırma – – – – 1 1 1 – 2 1 – 3 Oran-Orantı 1 1 1 – – 2 – 2 2 3 3 Denklem Çözme – 2 – 1 2 1 – 2 2 3 4 – Problemler 13 11 13 12 11 11 13 10 8 10 5 10 Kümeler – Kartezyen Çarpım 1 1 1 1 2 2 1 2 1 – 1 – Mantık 1 1 – – – 1 1 1 1 – 1 Fonksiyonlar 1 1 2 2 1 1 1 2 2 2 1 2 Polinomlar – 1 – – 1 – – – – – – – Permütasyon-Kombinasyon – – 2 1 1 1 – 1 1 1 – – Olasılık 1 1 1 1 2 1 1 1 1 1 1 1 Veri – İstatistik 1 1 – 1 – – 1 1 – 1 1 2 SORU SAYISI 30 30 30 30 29 32 33 32 32 32 32 33 SORU DAĞILIMI 2022 2021 2020 2019 2018 2017 2016 2015 2014 2013 2012 2011 2010 Ses Bilgisi – 1 – 1 3 3 1 1 1 1 1 1 – Dil Bilgisi 3 2 3 8 1 1 3 2 5 5 6 5 5 Noktalama İşaretleri 2 2 2 1 1 1 1 1 1 1 1 2 2 Yazım Kuralları 2 2 2 2 2 2 1 1 1 2 – 2 2 Anlatım Bozukluğu – – – – 1 1 2 – – 1 – 1 1 Paragraf 26 25 26 22 22 22 22 26 23 20 23 20 20 Cümlede Anlamı 3 3 6 3 7 7 7 6 6 7 7 6 7 Sözcükte Anlamı 4 5 1 3 3 3 3 3 3 3 2 3 3 SORU SAYISI 40 40 40 40 40 40 40 40 40 40 40 40 40 TYT Geometri En Çok Çıkan Konular SORU DAĞILIMI 2022 2021 2020 2019 2018 2017 2016 2015 2014 2013 2012 2011 Açılar ve Üçgenler 4 4 2 2 3 2 1 1 1 – 1 2 Çokgenler 1 1 1 1 1 2 – 1 1 1 1 – Yamuk – – 2 – 1 1 – – – 1 – – Eşkenar Dörtgen 1 – – – – – – – – 1 1 1 Deltoid – 1 – – – – – – – – – – Kare – – 1 1 1 1 – 1 1 – – – Dikdörtgen 1 1 2 1 1 – 1 – – 1 – – Çember ve Daire – – – 2 1 2 1 1 2 1 2 2 Analitik Geometri 1 1 – 1 1 1 1 2 2 2 2 2 Katı Cisimler 2 2 2 2 2 2 2 2 1 1 1 – SORU SAYISI 10 10 10 10 11 11 6 8 8 8 8 7 TYT Fizik En Çok Çıkan Konular SORU DAĞILIMI 2022 2021 2020 2019 2018 2017 2016 2015 2014 2013 2012 Fizik Bilimine Giriş – – 1 – 1 1 1 1 1 1 – Madde Ve Özellikleri 1 1 – 1 – 2 1 1 1 – 1 Hareket ve Kuvvet 1 1 1 1 1 2 1 2 1 2 1 İş, Güç ve Enerji I – – – 1 – 1 3 1 2 1 2 Isı, Sıcaklık ve Genleşme 1 1 1 1 1 1 2 2 2 2 1 Elektrostatik 1 – – – 1 1 1 1 1 – – Elektrik Akımı ve Devreler – 1 1 1 – 1 1 1 1 3 3 Manyetizma – – – – – 1 1 1 1 1 1 Basınç 1 1 – – – – 1 1 1 1 1 Kaldırma Kuvveti – – 1 – 1 1 – – – 1 1 Dalgalar 1 1 1 – – – 1 1 1 1 1 Optik 1 1 1 2 2 3 1 1 1 1 2 SORU SAYISI 7 7 7 7 7 14 14 14 14 14 14 TYT Kimya En Çok Çıkan Konular SORU DAĞILIMI 2022 2021 2020 2019 2018 2017 2016 2015 2014 2013 2012 2011 Kimya Bilimi 1 1 1 – 2 3 3 3 4 4 2 1 Atomun Yapısı – – 1 1 – 2 – – 2 1 1 2 Periyodik Tablo 1 1 – 1 1 1 2 1 – 1 – 4 Maddenin Halleri 1 1 1 1 1 2 1 1 1 1 2 3 Kimyasal Türler Arası Etkileşimler 1 1 1 1 1 1 3 5 1 3 2 – Kimyasal Hesaplamalar – 1 1 – – – 1 – 2 – 2 2 Kimyanın Temel Kanunları 1 – – – 1 1 – – – – 1 – Asit, Baz ve Tuz 1 1 1 1 – – – – – – – – Karışımlar 1 1 1 1 – 1 2 2 2 2 2 1 Kimya Her Yerde – – – 1 1 2 1 1 1 1 1 – SORU SAYISI 7 7 7 7 7 13 13 13 13 13 13 13 TYT Biyoloji En Çok Çıkan Konular SORU DAĞILIMI 2022 2021 2020 2019 2018 2017 2016 2015 2014 2013 2012 2011 Canlıların Ortak Özellikleri 1 – – 1 – – 1 – 1 – – – Canlıların Temel Bileşenleri – 1 1 1 1 3 3 1 2 1 1 1 Hücre ve Organelleri 1 1 1 – – 2 1 2 – 2 1 2 Madde Geçişleri – – – – 1 2 1 1 1 – 1 1 Canlıların Sınıflandırılması 1 1 1 1 1 1 1 2 1 – 1 – Hücre Bölünmeleri ve Üreme 1 1 – 1 1 – 1 1 1 1 – 1 Kalıtım 1 1 2 1 – 2 2 1 2 1 2 2 Ekosistem Ekoloji 1 1 1 1 1 – 1 2 2 2 1 1 Bitkiler Biyolojisi – – – – 1 1 1 2 1 1 2 3 SORU SAYISI 6 6 6 6 6 13 13 13 13 13 13 13 TYT Tarih En Çok Çıkan Konular SORU DAĞILIMI 2022 2021 2020 2019 2018 2017 2016 2015 2014 2013 2012 2011 Tarih ve Zaman – – – – – 1 1 1 1 1 1 1 İlk ve Orta Çağlarda Türk Dünyası 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 İslam Medeniyetinin Doğuşu – – – – – 1 1 1 1 1 1 1 Türklerin İslamiyet’i Kabulü ve İlk Türk İslam Devletleri 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 – Beylikten Devlete Osmanlı 1 – – 1 1 2 1 1 1 – 1 1 Dünya Gücü Osmanlı – – – – – 1 1 1 1 1 1 1 Değişim Çağında Avrupa ve Osmanlı – – – – – – 1 – – 1 – – Uluslararası İlişkilerde Denge Stratejisi 1774-1914 – 1 1 – 1 1 1 2 2 1 1 2 XX. Yüzyıl Başlarında Osmanlı Devleti ve Dünya – – 1 – 1 2 2 2 1 1 1 3 Milli Mücadele 1 1 1 1 – 1 2 – 2 3 4 2 Atatürkçülük ve Türk İnkılabı 1 1 – 1 – 4 3 5 4 4 5 5 SORU SAYISI 5 5 5 5 5 15 15 15 15 15 17 17 TYT Coğrafya En Çok Çıkan Konular SORU DAĞILIMI 2022 2021 2020 2019 2018 2017 2016 2015 2014 Doğa ve İnsan – – – 1 1 1 – 1 1 Dünya’nın Şekli ve Hareketleri – 1 – – – – – 1 – Coğrafi Konum – – – – – – 1 1 – Harita Bilgisi 1 – 1 – 1 1 1 – – Atmosfer ve Sıcaklık – – 1 – – – – – – İklim Bilgisi 1 1 – 1 1 3 2 1 4 iç ve Dış Kuvvetler 1 1 1 – – 1 1 2 3 Nüfus ve Yerleşme – 1 1 2 1 2 3 2 – Türkiye’nin Yer Şekilleri – – – – – 1 – – – Ekonomik Faaliyetler 1 – – – – 1 – 1 1 Bölgeler – 1 1 – – 1 2 1 2 Uluslararası Ulaşım Hatları – – – – – – 1 1 1 Doğal Afetler 1 – – 1 1 1 1 1 – SORU SAYISI 5 5 5 5 5 12 12 12 12 TYT Felsefe En Çok Çıkan Konular SORU DAĞILIMI 2022 2021 2020 2019 2018 2017 2016 2015 2014 2013 2012 2011 Felsefenin Alanı 1 2 – 1 – 1 – 1 1 2 2 2 Bilgi Felsefesi 2 – 1 1 2 2 2 1 2 1 2 1 Bilim Felsefesi – – – 1 – 1 – 1 – 1 1 1 Varlık Felsefesi 1 1 1 – 1 1 3 1 1 1 1 2 Ahlak Felsefesi 1 – 2 1 1 1 1 1 1 1 1 1 Siyaset Felsefesi – 1 – 1 – – 1 1 1 1 1 1 Din Felsefesi – – 1 – 1 1 1 1 1 – – – Sanat Felsefesi – 1 – – – 1 – 1 1 1 1 1 SORU SAYISI 5 5 5 5 5 8 8 8 8 8 9 9 TYT Din Kültürü En Çok Çıkan Konular SORU DAĞILIMI 2022 2021 2020 2019 2018 2017 2016 Bilgi ve İnanç 1 1 1 2 1 – 2 Din ve İslam 1 – – – – – – İslam ve İbadet 1 1 – 1 1 1 1 Ahlak ve Değerler – 1 1 1 1 1 – Allah İnsan İlişkisi 1 – – – – – – Hz. Muhammed – – 1 1 1 1 1 Vahiy ve Akıl – 1 2 – 1 1 – İslam Düşüncesinde Yorumlar, Mezhepler – – – – – 1 – Din, Kültür ve Medeniyet 1 1 – – – – 1 SORU SAYISI 5 5 5 5 5 5 5 Listeleri incelediğimizde dikkat çeken TYT önemli konuları Matematik Problemler, Türkçe Paragraf Bilgisi, Fizik Optik, Kimya Bileşikler, Biyoloji Kalıtım ve Evrim, Tarih Atatürk ve İnkılapları son olarak ise Coğrafya İklim Bilgisi en çok önem vermeniz gereken konulardır. Bunun yanında diğer her sene soru çıkan konular da size sınavda puan kazandırabilecek tarzdadır. Sınava girmeden önce rakiplerinizi eleyebilmek için mutlaka bu konuları bitirmeniz gerekmektedir. Sitemizde bu konular ile ilgili bolca test bulunmaktadır. Altta bulunan link üzerinden testlere ulaşabilirsiniz. Deneme nedir sorusu deneme yazmak isteyen birçok kişinin merak ettiği sorulardan birisidir. Uzun bir zamandır Türk edebiyatında da geniş örnekleri bu türün ne olduğunu, özelliklerini ve örneklerini merak ediyorsanız yazımızı okuyabilirsiniz. Bu yazıda ne okuyacaksınız?1 Deneme nedir? Deneme nedir, ne değildir? Deneme nasıl ortaya çıkmıştır?2 Deneme özellikleri, deneme örnekleri ve Deneme Deneme Deneme Sürü Adamı-Peyami Bize Göre – Ahmet Kanunlar Üstüne – İnsan Bilgisi – Montaigne Deneme nedir? Edebiyat, neredeyse insanlık tarihi kadar eski bir anlatı olarak karşımıza çıkmaktadır. Tarihi kazılar ve arkeolojik araştırmalara bakıldığı zaman, tarihin birçok evresinde bir sanat biçimi olarak edebiyat bulunmaktadır. Büyük bir zaman diliminde ve günümüzde var olan edebiyat, kendi içinde birçok farklı tür ortaya çıkarmıştır. Bu türlerden birisi olan deneme ise son zamanlarda insanların ilgisini çeken türlerden birisi olmuş ve okunması gereken kitaplar arasına girmiştir. Deneme nedir, ne değildir? Deneme nedir sorusunun ana yanıtı hiç şüphesiz ki denemenin tanımıyla ortaya çıkacaktır. Türk Dil Kurumu TDK denemeyi, “Herhangi bir konuda yeni ve kişisel görüşlerle bezenmiş bir anlatım içinde sunulan düzyazı türü” olarak tanımlamıştır. Bu tanımdan hareket edersek, deneme bir kişinin herhangi bir konuda kendi duygu ve düşüncelerini yine kendine has bir dil ile yazılı olarak anlatmasıdır diyebiliriz. Denemelerde en önemli faktör, samimi bir üslup kullanılması ve kesin yargılara varılmadan duygu ve düşüncelerin aktarılmasıdır. Basit bir anlatımla denemeyi unsurlarına ayıracak olursa, denemenin var olabilmesi için öncelikle bir düz yazı olması gerekmektedir. Daha sonra bu düz yazının, bir konuya sahip olması şarttır. Hemen ardından ise yazarın o konu hakkındaki duygu ve düşüncelerinin o yazının içerisinde olması gelmektedir. Bu nedenle, denemeyi deneme yapan en önemli unsur ise yazarın metni yazarken samimi bir dil kullanmasıdır. Deneme nasıl ortaya çıkmıştır? Bir edebi anlatı türü olan denemenin ortaya çıkış tarihi ile ilgili olarak somut bir veri yoktur. Ancak dünya edebiyatı incelendiği zaman, yaklaşık olarak beş yüz yıldan eski bir tarihe sahip olduğu rahatlıkla söylenebilir. Bunun temel nedeni ise, ortaya çıkan anlatı biçiminin deneme olarak tanımlanmasının başlangıcıdır. 16. yüzyılda yaşamış olan ünlü düşünür ve yazar Michel de Montaigne, çeşitli konular hakkında kaleme almış olduğu yazılardan oluşan eserine “Denemeler” Essais ismini vermiştir. Deneme türünün bu kitapla isim bulduğu kabul edilmektedir. Deneme özellikleri, deneme örnekleri ve temsilcileri Deneme türünü diğer edebiyat türlerinden ayıran bazı temel özellikler vardır. Aşağıdaki bölümlerde deneme türünün özellikleri, örnekleri ve temsilcilerini görebilirsiniz. Deneme özellikleri Denemenin kendi içerisinde birçok farklı özelliği bulunmaktadır. Bu temel özelliklerinden bazıları şunlardır Denemeler samimi bir üslupla yazılır. Denemelerde asla kesin hükümlere varılmaz. Denemelerde kişinin kendi duygu ve düşünleri ön plandadır. Denemeler düşünce yazılarıdır ancak makaleler kadar bilimsel verilere yer verilmez. Toplumsal konular, dini konular, aşk, felsefe, siyaset gibi genellikle insanı ilgilendiren konulara yer verilir. Konu seçerken herhangi bir sınırlama söz konusu değildir. Başkalarının düşünceleri kesin dille reddedilmez; saygılı bir şekilde eleştirilebilir. Genellikle düşündürücü, bilgi verici ve yorum yapmaya yardımcı olan metinlerdir. Denemelerde konuların pekiştirilmesi için başka kişilerin özdeyişlerine ya da fikirlerine yer verilir. Deneme yazarı, kendi hayat tecrübelerinden de bahsederek fikirlerini pekiştirebilir. Düşünceler aktarılırken şahsi düşünce olduğunun altı çizilir, asla okuru ikna etmeye yönelik cümlelere yer verilmez. Deneme temsilcileri Dünya ve Türk edebiyatında deneme türünde yazılar kaleme almış birçok yazar bulunmaktadır. Türk edebiyatı örnekleri ağırlıklı olarak Cumhuriyet sonrasındadır. Türk ve dünya edebiyatından deneme temsilcilerinden bazıları şu şekildedir Dünya edebiyatındaki temsilcileri Michel de Montaigne Francis Bacon Andre Gide Miguel Dunamuno Maria Rilke Charles Lamb Joseph Addison Ralph Waldo Emerson Edgar Allan Poe Hippolyte Taine Türk edebiyatındaki temsilcileri Ahmet Haşim Ahmet Rasim Refik Halit Karay Falih Rıfkı Atay Suut Kemal Yetkin Sabahattin Eyüpoğlu Nurullah Ataç Cemil Meriç Vedat Günyol Enis Batur Deneme örnekleri Sürü Adamı-Peyami Safa Bir adam vardır ki, hiçbir düşüncesinde, hiçbir hareketinde “kendi kendisi” olamaz. Ne düşünse, ne yapsa, ne söylese kendini değil, men­sup olduğu sosyeteyi, ırkı, muhiti ve dışarıdan aldığı telkinleri dile getirir. Kendiliğinden hiçbir şey bulmamıştır. Başka birinin sisteminden aldığı fi­kirleri ve akideleri o sistemin sahibinden daha softaca müdafaa eder. İra­desi de böyle dışarıdan gelme, yanaşma, iğreti bir hareket mihrakıdır. Bil­mez ki, asıl kendi kendisi, kendi içi, sonsuz imkânların, keşfedemediği için körleşen ve tıkanan istidatların tükenmez hazinesidir. Örneğini ken­dinde değil, hep dışarıda aradığı bir muayyen bir fikre, bir akideye başka­sının kurduğu sisteme bağlanır, kalır. Artık ölünceye kadar hiçbir hayatın her şeyi her gün değiştiği hâlde o, sakallı feylesofundan yahut iktisatçı şeyhinden bellediği hiç değişmeyen birkaç âyet içinde kalmaya mahkûm, ilerlediğini sanarak yerinde sayacaktır. İçinde hep sürü insiyaktan teptiği için, şahsiyetten mahrum, insana en uzak insandır bu. Bir ferttir, fakat şahıs değildir, çünkü onu teşhis için kendisine bakmaya hiç lüzum kalmaksızın, çömezi olduğu ideolojinin, içinde uyuştuğu telkin âleminin firmasını bilmek, onu iptonize eden sakal­lının adını öğrenmek yetişir. Bu sürü adamlarının yüz bin tanesi bir tek şahsa muadil değildir. Nüfusunu gerçekten artırmak isteyen bir memleket, bunların sayısını azaltmakla işe başlamalı ve fertlerden değil, şahıslardan mürekkep bir sosyete kurmanın yoluna bakmalıdır. Bize Göre – Ahmet Haşim Nereden geldiği ve nasıl başladığı meçhul bir kürk modası, İstanbul’un hemen bütün kadın tabakalarına yayıldı. Bu moda, dedelerimizin ve ninelerimizin bildiğimiz kürkünü çevirip sırta geçirmek ve kurt veya goril gibi, iri cüsseli bir hayvana benzemek tuhaflığından ibarettir. Bu moda, o kadar yayılmış ki, şimdi kastor mantosu olmayan hanımın, hiç olmazsa kedi veya fare derisinden bir kürkü olması gerekiyor. Tırnaklarını uzatıp sivriten ve vücudunu baştan başa tüylü göstermek isteyen kadın, belli ki insandan başka bir hayvana benzemek için uğraşıyor. Kadınlarda bu insan şeklinden uzaklaşma meylinin sebepleri ne olsa gerek? Kanunlar Üstüne – Montaigne Kanunlar doğru oldukları için değil, kanun oldukları için yürürlükte kalırlar. Kendilerini dinletmeleri akıl dışı bir güçten gelir, başka bir şeyden değil. Mistik olmak işlerine gelir. Kanunları koyanlar da çok kez budala, ya da eşitlik korkusuyla haksızlığa düşen kimselerdir. Nasıl olursa olsunlar, insandırlar nihayet, her yaptıkları şey ister istemez sudan ve değişkendir. Kanunlardan daha çok, daha ağır, daha geniş haksızlıklara yol açan ne vardır? İnsan Bilgisi – Montaigne Alçakgönüllülüğün başka bir çeşidi vardır ki kendini yüksek görmekten gelir. Birçok şeylerde bilgisizliğimizi kabul ederiz, akıl erdiremediğimiz taraflar olduğunu edebimizle açığa vururuz. İsteriz ki bizi dürüst, namuslu adam bilsinler ve başka şeyleri bildiğimizi ileri sürdüğümüz zaman inansınlar bize. Anlaşılmaz şeyleri, mucizeleri uzakta aramaya ne lüzum var, her gün gördüğümüz şeyler arasında öyle anlaşılmaz gariplikler var ki mucizeler oyuncak kalır onların yanında. Bizi dünyaya getiren tohum, o bir damla akıt ne müthiş şeydir. İçinde babamızın yalnız beden biçimi değil, duyguları, düşünceleri, eğilimleri bile var. Bu bir damla su bunca halleri neresinde saklıyor? Not Görseller Freepik sitesinden açık lisans olarak alınmıştır.

denemelerde en çok çıkan konular